GENEL BİLGİLER
Güncellenecektir.
YAŞLILIK SİGORTASI
Almanya’da yaşlılık-malullük-ölüm tek bir sigorta koludur.
Alman Emeklilik Sigortası ve Eyalet Emeklilik Sigortası Bölge Müdürlükleri yaşlılık mallullük ölüm sigortası uygulamasından sorumlu kurumdur (https://www.deutsche-rentenversicherung.de/Bund/de/Navigation/0_Home/home_node.html).
Emekli aylıkları anılan Kurum tarafından ödenirken, sigortaya tabi çalışanların sigorta primlerinin tümü işverenleri tarafından Sosyal Kanun’un IV’üncü Kitabının 28h maddesine göre yetkili hastalık sigortalarına ödenmektedir. (SGB IV § 28h Einzugsstellen SGB I - https://www.gesetze-im-internet.de/sgb_4/) Hastalık kasaları tahsil edilen primleri yetkili sigorta kolları birimlerine dağıtmaktadırlar.
Yasal yaşlılık sigortası Sosyal Kanun’un 6’ncı Kitabında düzenlenmiştir ( https://www.gesetze-im-internet.de/sgb_6/).
Sosyal Sigortalar-Temel Prensipler
Sigortalı olma zorunluluğu
Almanya’da toplumun hemen hemen % 90’ı sosyal sigorta şemsiyesi altında zorunlu ya da isteğe bağlı sigortalı olarak bulunmaktadır. Sigortaya tabi olarak çalışanlar için yaşlılık malullük-ölüm sigortası prim miktarı, işveren ve işçi oranı yarı yarıya olmak üzere
% 18,6’dır. Madenciler yaşlılık sigortası prim oranı ise % 24,7’dir.
Prim oranı olarak devlet katkısı bulunmamaktadır.
Almanya’da memurlardan yaşlılık-malullük-ölüm sigortası primi
kesilmemektedir. Diğer bir deyişle, memurların emekli sandığı
bulunmamaktadır. Devlet, Federal ve Eyalet düzeyinde
görevlendiridiği memur statüsündeki çalışanlarına emeklilik yaşı geldiğinde emekli aylıklarını bütçeden ödemektedir (Alimentationsprinzip).
Belli meslekler dışında bağımsız çalışan kişilerin sigortaya tabi olma zorunluluğu bulunmamaktadır. Başvuru üzerine bağımsız çalışanlar sigortalı olabilmektedirler. Başvuru dilekçesi bağımsız olarak icra edilen işe başlama tarihinden sonra en geç 5 yıl içinde verilmelidir. Serbest çalışanlar için, yaşlılık-malullük-ölüm sigortası prim oranı aylık gelirin % 18,6’dır. Serbest meslek sahipleri bu pirim oranını kendileri ödemek zorundadırlar. Ancak, serbest meslek sahipleri işe başladıkları ilk üç yıl içinde istedikleri takdirde standart prim miktarının yarısını ödeyebilmektedirler.
Almanya’da zorunlu sigortaya tabi olmayan 16 yaşını doldurmuş kişiler sosyal güvenlik kuruluşlarına isteğe bağlı olarak (freiwillige Versicherung) prim ödeme hakkına sahiptirler. Bu düzenleme yurtdışında ikamet eden Alman vatandaşları için de geçerlidir. Bu kişiler istedikleri takdirde isteğe bağlı sigortalı olabilmektedirler.
İsteğe bağlı olarak sigortalı olan kişiler, sigorta prim miktarlarını istekleri doğrultusunda asgari ve azami prim miktarları arasından kendileri belirleyebilmektedirler.
Sosyal güvenlik primlerinin finansmanı
Sosyal sigortalar ilke olarak işçiler ve işverenler tarafından eşit olarak ödenen primlerle finanse edilmektedir. Yasa koyucu ve özerk yönetim prim oranlarını yasal olarak belirlemektedir. Primler işçilerin ücretleri üzerinden hesaplanmaktadır. Tarımda çalışanlar için ise ayrı kurallar mevcuttur.
Dayanışma ilkesi
Sosyal sigortanın öngördüğü tüm riskler tüm sigortalılar tarafından sigorta koluna ödedikleri miktarın ne kadar olduğuna bakılmaksızın dayanışma ilkesi uyarınca karşılanmaktadır.
Özerk yönetim
Sosyal güvenlik kuruluşları özerk kuruluşlar olup, kendi kendilerini yönetmektedirler. Devlet bu kurumlara, sorumluluk alanlarına göre yasalar vasıtasıyla görevler yükleyerek geri çekilmiştir. Kurumlar organizasyon ve finansman açısından tamamen özerktirler.
Yukarıda da belirtildiği gibi yaşlılık sigortası prim oranı 2018 yılı itibariyle % 18,6 olarak belirlenmiştir. İşveren ve işçi payı prim oranı yarı yarıya olup, her biri için % 9,3’dür.
Madenciler yaşlılık sigortası prim oranı % 24’7’dir. İşveren ve işçi prim oranı ise % 12,35 olarak aynıdir.
Alman sosyal güvenlik mevzuatı uyarınca, yaşlılık aylığı bağlanması için asgari 60 ay (5 yıl) sigorta primi ödenmiş olması gereklidir.
- Yaşdan dolayı emeklilik
Alman sosyal güvenlik mevzuatı uyarınca, yaşlılık aylığı bağlanması için, sigortalının asgari 60 ay (5 yıl) sigorta primi ödemiş ve 01.01.2012 tarihi itibariyle yürürlüğe giren Emeklilik Yaşını Yeniden Düzenleyen Kanun’a göre 65 yaş + öngörülen ayın doldurmuş olması gerekmektedir. Anılan Kanun’la emeklilik yaşı kademeli olarak 65 yaşından 67 yaşına yükseltilmiştir.
Buna göre 1964 doğumlu bir kişi kural olarak en erken 67 yaşında emekli olabilecektir.
5 yıllık bekleme süresini tamamlayamayan sigortalıya veya geride kalanlara sigortalının ödediği işçi payı sigorta primleri iade edilir.
- Uzun süreli sigortalılar için emeklilik
Sigortalılar, halen geçerli yaş sınırı olan 65 yaşını doldurmadan, emekli aylığına hak kazanabilmektedirler. Bunun için;
45 yıllık sigortalılık süresi olan sigortalılar 63 yaşında emekli aylıklarında kesinti olmadan emekli aylığı alabilmektedirler.
Diğer taraftan,
35 yıllık sigortalılık süresi olan sigortalılar da 63 yaşında emekli olabilmektedirler. Ancak bunların emekli aylıklarında tam emeklilik yaşına kadar kesinti yapılmaktadır.
- Ağır engelliler
Ağır engelliler (Doktor raporları esas alınarak Sosyal Bakım Daireleri-Versorgungsamt- tarafından verilen en az % 50 işgücü kayıp belgesi) için emeklilik
Kesintisiz emeklilik için aşağıdaki şartlar aranır:
• 63 yaşını doldurmak
• Emeklilik başlangıcında ağır engelli olarak resmen tanınmış ve
• 35 yıllık bekleme süresini doldurmuş olmak.
Bu emeklilik aylığından her ay için % 0,3 oranında kesinti yapılması şartıyla zamanından önce 60’ıncı yaş doldurulduktan sonra da faydalanılabilinmektedir. Toplam kesinti en fazla % 10,8 oranında olmaktadır.
Ağır engelliler, ikametleri Almanya’da ya da Avrupa Birliğine üye ülkelerden birinde olan ve en azından % 50 engelli sınıflandırılması yapılan kişilerdir.
Kazanılmış hak çerçevesinde, 16 Kasım 2000’den önce 50 yaşını dolduran ve 16 Kasım 2000’de Sosyal Kanun’un IX’uncu Kitabı’nın 2’nci maddesinin 2’nci fıkrasınca ağır engelli olarak tanınmış ya da bu
tarihte geçerli yasalara göre mesleklerini göremez ya da işgücü kaybına uğramış olan kişiler, 60 yaşını doldurduklarında ağır engelliler için öngörülen kesintisiz emeklilik aylığından faydalanabilmektedirler.
Ağır engellilere bağlanan yaş dolayısıyla emeklilik uygulamasında yaş sınırı kesintisiz aylık alabilmeleri için 1952’de ve daha sonra doğanlar için kademeli olarak 63’ten 65’e çıkartılmaktadır.
- İşsizlik veya yaş dolayısıyla kısmi çalışanlar için emeklilik
1 Ocak 1952’den önce doğmuş sigortalıların kesintili olarak emekli olabilmeleri için;
• 60 yaşını tamamlamaları,
• 15 yıllık bekleme süresini doldurmaları,
• Emeklilik müracaatında son 10 yılda sigorta yükümlülüğü bulunan bir iş ya da faaliyette en az sekiz yıl zorunlu prim ödemiş olmaları ve
• Emeklilik müracaatında işsiz olup, 58 yaşını doldurduktan sonra toplam 52 hafta işsiz kalmış olmaları ya da emeklilik başlangıcında asgari 24 ay yaş itibariyle kısmi çalışma uygulamasından faydalanmış olmaları
gerekmektedir.
1 Ocak 2004’ten önce iş ilişkilerini sona erdirmeyi kararlaştırmış olanların (örneğin yaşlılıkta kısmi çalışma ya da fesih anlaşması), ya da o gün itibariyle işsiz ya da çalışmıyor olan sigortalıların kazanılmış hak kapsamında erken emeklilik yaş sınırı yükseltilmemektedir.
Sekiz yılı zorunlu sigorta primi ödenmiş olması gereken 10 yıllık zaman dilimi, özellikle zorunlu prim ödemesi yapılmayan işsizlik dönemlerinin emeklilik hesabına dahil edilmesi gibi nedenlerden ötürü sigortalının yararına olmak üzere uzatılmaktadır.
24 takvim ayı boyunca kısmi çalışılmış olması, yaşlılıkta kısmi çalışma uygulamasından faydalanılması anlamına gelmektedir. Burada İş Ajansı’nın teşvik tedbirlerinden yararlanılıp yararlanılmaması ölçü alınmamaktadır.
- Kadınlar için yaş dolayısıyla emeklilik
1952’den önce doğmuş kadınlar emekli aylığından her ay için % 0,3 oranında kesinti yapılması koşuluyla isterlerse emekli olabilmektedirler. Bunun için aşağıdaki şartlar aranmaktadır:
• 60’ıncı yaşını doldurmak,
• 15 yıllık bekleme süresini tamamlamak ve
• 40 yaşını doldurduktan sonra on yıldan fazla bir süre sigortalı bir iş ya da faaliyet için zorunlu sigorta primi ödemiş olmak.
Bu tür bir emeklilik aylığı, 65 yaşının doldurulmadan alınmak istenirse kural olarak ayda yüzde 0,3 oranında bir kesinti yapılır.
6. Madenciler için emeklilik
Uzun yıllar yeraltında faaliyet gösteren madenciler için emekli aylığı
• 60‘ıncı yaşın doldurulmuş ve
• 25 yıllık (300 takvim ayı) bekleme süresinin sürekli olarak yer altında çalışılması
hallerinde bağlanmaktadır.
31.12.1951 tarihinden sonra doğmuş sigortalılar için yaş haddi kademeli olarak 62 yaşa çıkartılmaktadır.
Madenci aylığı 50 yaşın doldurulmasından sonra da bağlanabilmektedir. Bunun için;
• 50’inci yaşın doldurulmuş olması,
• 25 yıllık bekleme süresinin tamamlanmış olması ve
• madencilik faaliyetiyle (ana meslek) ekonomik olarak eşdeğer bir işte çalışılmaması ya da eşdeğer serbest bir işle iştigal edilmemesi
gerekmektedir.
Alman sosyal güvenlik mevzuatına göre, emeklilik aylığı miktarı, emekli aylığı faktörlerinin birbiriyle çarpımı sonucunda belirlenmektedir.
Emekli aylığı miktarının tespiti,
-ortalama emekli aylığı miktarı ile
-emekli aylığını azaltan veya yükselten faktörlerin (erken emeklilik veya uzun sigortalılık süresi) ve
-ortalama emekli aylığına dayandırılan değer faktörünün (güncel olarak Batı Almanya için 31,03 Avro, Doğu Almanya için 29,69 Avro) ve
-emekli aylığı türü faktörünün (yaşlılık aylığı, maluliyet aylığı, kısmi maluliyet aylığı, yetim aylığı faktör değeri)
çarpımı ile belirlenmektedir.
F.Almanya’da zorunlu sosyal güvenlik kurumları dışında, genelde büyük ölçekli firmalarda “işletme emekli sandıkları” bulunmaktadır. Bu sandıklar, aşağıdaki şartların yerine getirilmesi durumunda hak sahiplerine (emekli/dul/yetim) bir yaşlılık aylığı bağlamaktadırlar.
Aşağıda işletme emekli aylığına hak kazanılması için gerekli şartlar belirtilmiştir:
1. Firmalarda;
a) İşyerinde bir işletme emekli sandığı (Betriebliche Altersversorgung) kurulmuş olmalıdır.
b) İşçi aynı işyerinde aralıksız en az 10 veya 12 yıl çalışmış ve 10 yıldan beri bu sandık kapsamına alınmış olmalıdır.
c) İşçi işten ayrıldığında 35 yaşını doldurmuş olmalıdır.
2. Alman Posta ve Haberleşme İdaresinde ve Devlet Demiryollarında çalışanlara işletme emekli sandığından aylık bağlanabilmesi için en az aralıksız 5 yıl çalışma süresi
gerekmektedir.
3. İnşaat işkolunda çalışanlara hem işletme emekli sandığından hem de İnşaat İşçileri Ek Emeklilik Kasasından yararlanabilmeleri mümkündür. Bunun için;
a) Aralıksız 10 yıl aynı inşaat işyerinde çalışmış olmak veya,
b) Aralıklı olarak değişik inşaat firmalarında en az 220 ay (18 yıl 4 ay) çalışmış olmak gerekmektedir.
4. Maden işkolunda işletme emekli aylığı kurulmamıştır. Bu nedenle, maden işkolunda çalışanların işletme emekli aylığı talep etmeleri söz konusu değildir.
Diğer Yaşlılık Güvenceleri
Riester Yaşlılık Güvencesi
Riester Yaşlılık Güvencesi 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe girmiş vergiler ve vergi indirimleriyle finanse edilen yaşlılık güvencesidir. O zamanki Çalışma Bakanı Walter Riester’in ismi ile anılmaktadır.
Riester yaşlılık güvencesi teşviği, yasal yaşlılık sigortasına tabi ileride yaşlılık aylıklarında azalma olacak kişilere verilmektedir. Bu grup içinde özellikle sosyal sigortaya tabi çalışanlar bulunmaktadır.
Riester yaşlılık güvencesi, ömür boyu ödenecek bir aylığı öngörmektedir.
Aşağıda Riester yaşlılık Güvencesi’nin temel özellikleri sayılmıştır:
• 01.01.2002 tarihi itibariyle yaşılılık güvencesi devletin teşvikleri ve vergi muafiyetiyle yapılabilmektedir;
• Yaşlılık güvencesinden yararlanmak isteğe bağlıdır. Yaşlılık güvencesine tabi olma zorunluluğu olmadığı gibi, devlet teşviğinden yararlanma zorunluluğu da bulunmamaktadır;
• Evli çiftler ayrı ayrı yaşlılık güvencesinden yararlanabilirler. Teşviklerden yararlanma hakkı bulunmayanlar da, eşlerinin bu gruba dahil olması durumunda, teşviklerden yararlanabilmektedirler;
• Teşvik alabilmek için belli asgari prim ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır;
• Yaşlılık güvencesi için ödenen primler gelir vergisi beyanında özel harcamalar olarak gösterilebilmektedir;
• Teşvik alınarak elde edilen yaşlılık aylığı vergiye tabidir.
Rürup Yaşlılık Aylığı
2005 yılından itibaren Riester yaşlılık güvencesi yanında iktisat bilimcisi Rürup’un adıyla anılan Devlet teşvikiyle finanse edilen bir yaşlılık güvencesi daha bulunmaktadır. Rürup yaşlılık güvencesi bir çok sigorta şirketinin sunduğu bir yaşlılık güvencesi sözleşmesiyle olmaktadır. Rürup yaşlılık güvencesinin, klasik yaşlılık sigortası ve Riester yaşlılık güvencesinden farkı, burada hak sahibine aylık ile toplu bir para ödenmesi arasında seçme hakkı verilmemektedir. Hak sahibine yalnız yaşlılık aylığı ödenmektedir.
• Rürup yaşlılık güvencesinde kesilen primler özel giderler olarak vergi indiriminde vergiden düşülebilmektedir;
• Yaşlılık aylığı, hak sahibine ancak 60 yaşını doldurduğunda ödenmektedir;
• Sigorta sözleşmesinden doğan haklar veraset yoluyla el değiştiremedikleri gibi, satılamazlar, devredilemezler veya paraya dönüştürülemezler;
• Vergi yükümlüsü hak sahibi erken ödeme talep edemez.
2005 yılında kişi başına, özel harcamalar sayılan prim ödemelerinin % 60’ı, ancak asgari 12.000 Avro, evli çiftlerde 24.000 Avro vergi indirimine dahildir
Yaşlılık aylığına hak kazanıldığında, Rürup yaşlılık güvencesi Gelir Vergisi Kanunu’na göre diğer gelirler grubuna girmekte ve vergiye tabidir. Ancak, yaşlılık aylığının ne kadarının vergilendirildiği, yaşlılık aylığının ödenmeye başladığı yıla bağlıdır. 2006 yılından önce ödenmeye başlayan aylıkların % 50’si vergiye tabidir. 2040 yılı itibariyle ödenecek aylıkların % 100’ü vergiye tabi olacaktır.
Rürup yaşlılık güvencesi özellikle yüksek vergi yükü bulunan ve bağımsız olarak çalışanlar için düşünülmüş bir yaşlılık güvencesidir.
Zorunlu sigortalılık
Bir işverenin yanında, bir hizmet sözleşmesine dayanılarak kurulmuş iş ilişkisi içinde çalışan sigortalılar zorunlu sigortaya tabi olarak çalışanlar sayılmaktadır. Bunlara verilen ücret brüt ücret olup, sigorta primleri işveren tarafından yetkili kasaya ödenmektedir. İşveren işin başlaması ile birlikte, iş ilişkisini yetkili kuruma bildirmekle yükümlüdür. Sigortalının iş yerinin bulunduğu yerde ikamet etme zorunluluğu bulunmamaktadır.
Alman sosyal güvenlik mevzuatına göre 18 yaşını doldurmamış kişiler Gençliği Koruma Yasası’na tabi olduklarından, bunların çalıştırılmaları da anılan Yasa’ya göre düzenlenmiştir.
Gençleri Koruma Yasası, 18 yaşından küçük kişileri iki gruba ayırmaktadır.
15 yaşına kadar olan kişiler çocuk sayılırken, 15 yaşından büyük ancak 18 yaşından küçük kişiler, genç sayılmaktadır. Anılan Kanun’a göre çocukların çalıştırılmaları yasaktır. 13 yaşından büyük çocuklar için ise istisnalar mevcuttur. Bunların velilerinin onaylaması halinde, çocuklara uygun işlerde bunlar tatil zamanlarında günde 2 saatten fazla olmamak şartıyla ve haftada en fazla 5 gün çalışabilmektedirler. 15 yaşından büyük gençlerin ise yalnız sömester tatilleriyle sınırlı olmak üzere yılda en fazla 4 hafta çalışmalarına izin verilmektedir.
Çocukların ve gençlerin anılan Kanun’a göre izin verilen sürelerdeki tüm çalışmaları sigortaya tabi çalışmalar olup, işverenler, bunların sosyal güvenlik primlerini yetkili kassaya ödemekle yükümlüdür.
İsteğe bağlı sigortalılık
Almanya’da daimi ikameti olan sigortaya tabi çalışmayan ve 16 yaşını dolduran herkes isteğe bağlı sigortalı olabilmektedir. İsteğe bağlı sigortalılık vatandaşlığa bağlı bir sigortalılık değildir. Almanya’da yaşayan yabancılar da isteğe bağlı sigortalılıktan yararlanabilmektedirler. Ancak, Alman vatandaşları yurtdışında bulundukları sırada da isteğe bağlı sigortalı olabilmektedirler.
İsteğe bağlı sigortalılık esnek bir sigortalılık türü olduğundan hak sahipleri istedikleri süre zarfında istedikleri prim miktarına göre isteğe bağlı sigortalılıktan yararlanmaktadırlar. Hak sahipleri bir yılda 12 aya kadar sigorta primi ödeyebilmektedirler. Primler peyder pey her ay sigorta kurumuna ödenmektedir. Bunun dışında her yılın 3’üncü ayının sonuna kadar toplu olarak bir yıl öncesinin primlerini ödeme imkanı da bulunmaktadır.
Yaşlılık sigortası kapsamında borçlanılacak sürelere ilişkin bir düzenleme öngörülmemiştir. Ancak, yukarıda da belirtildiği gibi, isteğe bağlı sigortalılık primlerinin her yılın Mart ayı sonu itibariyle toplu olarak geçen bir yıllık süre için ödenmesine imkan bulunmaktadır.
Sigortalı olarak değerlendirilen süreler
Alman yaşlılık, mallullük, ölüm sigortası mevzuatında, yaşlılık aylığının hak edilmesi açısından, geçirilen süreler 3 gruba ayrılmıştır. Bunlar;
1. Sigorta primi ödenen süreler,
2. Sigorta primi ödenmeyen süreler,
3. Nazarı dikkate alınan süreler
olarak belirlenmiştir.
Yukarıda sayılan bu süreler, yaşlılık aylığında bekleme süresine ve emekli aylığının miktarına etki etmektedir.
-Sigorta primi ödenen süreler
Bu süreler sigorta priminin ödendiği sürelerdir. Bunlar;
-zorunlu sigortalılık primleri
-çocuk yetiştirme süreleri (Devlet tarafından karşılanmaktadır),
-askerlik ve sivil görev sırasındaki süreler,
-meslek eğitimi süreleri,
-erken emeklilik parası alınan süreler,
-1995 yılından sonra bakıma muhtaç bir kişinin bakımının üstlenildiği süreler,
-isteğe bağlı ödenen süreler.
-Sigorta primi ödenmeyen süreler
Aşağıda belirtilen bu süreler emeklilik bekleme süresini etkileyen sürelerdir.
-hesaba dahil edilen süreler,
-hesaba eklenen süreler,
-yedek süreler
Bu süreler,
-hastalıklar ve rehabilitasyon önlemleri süreleri,
-hamilelik izni sırasındaki süreler,
-işsizlikte geçen süreler,
-meslek eğitimi yeri aranırken geçen süreler ile bunlara benzer sürelerdir.
-Nazarı dikkate alınan süreler
01.01.1992-31.03.1995 tarihleri arasında bakıma muhtaç bir kişinin bakımının üstlenildiği süreler,
-en küçük çocuğun 10 yaşını doldurduğu tarihe kadar çocuk yetiştirme süreleri.
Türk Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesi’nin 27’nci maddesine göre her iki taraf ülkede geçen sigortalılık süreleri ile sigortalılık sürelerinde hesaba katılan süreler birleştirilebilmektedir.
Her iki ülke arasında sigortalılık sürelerinin birleştirilmesi, sigortalılık sürelerinin taraf ülkede yaşlılık malullük ölüm sigortası hak sahipliğinin doğmasına yetmediği hallerde yapılmaktadır.
Alman sosyal güvenlik ve Türk sosyal güvenlik mevzuatına göre, bir sigortalılık süresinin tamamlanmış olması koşuluna bağlı yardımlardan yararlanma hakkına ilişkin süreler, taraf ülkede aynı zamana rastlamamak kaydı ile, hizmet birleştirmesi yapan diğer taraf ülkenin mevzuatına göre sigortalılık süreleri gibi değerlendirilmektedir.
Bu durumda, sigortalıya veya hak sahibine aylık bağlanırken, her iki ülkede kendi ülkesindeki sigortalılık üzerinden kısmi aylık bağlamaktadır. Bu bağlamda, her iki ülkede geçen tüm sigortalılık süreleri değerlendirilmekte ve sigortalı hak kaybına uğramamaktadır.
Sosyal güvenlik sözleşmesi yapılan ülke mevzuatına göre yardım hakkının kazanılması şartlarının tespitinde, diğer ülkedeki ilk işe başlama tarihi de dikkate alınmaktadır. Diğer bir ifade ile sigortalının ilk defa Türkiye’de sigortalı olması halinde, Almanya açısından sigorta başlangıcı Türkiye’deki sigortalılık başlangıcı olduğu gibi, tersi biçimde ilk defa sigorta başlangıcı Almanya‘da geçmiş ise Türkiye açısından da sigorta başlangıcı Almanya‘daki başlangıç tarihi olarak kabul edilmektedir.
Almanya’da prim iadesi hususu Alman Sosyal Kanunu’nun VI. Kitabı’nın 210’uncu maddesi ile düzenlenmiştir (http://www.sozialgesetzbuch-sgb.de/sgbvi/210.html)
Kanunun 210’uncu maddesinin;
-1’inci fıkrasında, prim iadesinden kimlerin ne şekilde yararlanacağına ve kimlerin yararlanamayacağına,
-1a bendinde, hangi hallerde prim iadesinin yapılamayacağına,
-2’inci fıkrasında, sigorta yükümlülüğünün bulunmaması şartıyla ne kadar bir bekleme süresinin uygulanacağına,
-3’üncü fıkrasında, hangi primlerin (işçi/işveren payı sigorta primleri) iadesinin yapılacağına,
-4’üncü fıkrasında evli veya birlikte yaşayanların ayrılmaları halinde primlerin paylaştırılması hususuna,
-5’inci fıkrasında, sigortalının ayni ve nakdi yardımlardan yararlanmış olması halinde prim iadesinden yararlanamayacağına ve
-6’ıncı fıkrasında, prim iadesinin (işçi payı sigorta payı) yapılmış olması halinde hangi sonuçların doğacağına yer verilmektedir.
Mezkur Kanun'un 210'uncu madddesinin 3'üncü fıkrasından anlaşılacağı üzere, prim iadesi uygulaması sadece işçi payı sigorta primlerinin iadesini öngörmektedir. Öte yandan söz konusu hüküm Alman vatandaşı olanlarla olmayanlar arasında herhangi bir ayırım gözetmemektedir. Uygulamaya bakıldığında, Kanun hükümlerinin Alman vatandaşlarına da aynı şekilde uygulandığı görülmektedir. Şöyle ki, Almanya’da yaştan dolayı emeklilik için, 65 yaşın (2012’den itibaren 2029 yılına kadar kademeli olarak 67’ye yükseltiliyor) doldurulması ve 5 yıllık sigortalılık priminin ödenmiş olması gerekmektedir. Burada 65 yaşını doldurmuş, ancak 5 yıllık sigorta primini ödememiş sigortalılara emeklilik aylığı bağlanamayacağından, bunlara sadece işçi payı sigorta primleri iade edilmektedir. Aynı şekilde, bir sigortalı öldüğünde 5 yıllık sigorta primi ödenmemiş ise, geride kalan hak sahiplerine dul ve yetim aylığı bağlanamamakta ve herhangi bir şekilde uyruğuna bakılmaksızın sadece işçi payı sigorta primleri iade edilmektedir.
Diğer taraftan, işveren payı sigorta primlerinin iade edilmemesine karşı gerek vatandaşlarımız gerekse diğer ülke vatandaşları tarafından açılan çok sayıda dava, Alman yerel sosyal mahkemeleri ve eyalet sosyal mahkemeleri tarafından reddedilmiştir. Konuyla ilgili olarak 1933 ve 1944 doğumlu iki vatandaşımızın işveren payı sigorta primlerinin iadesi talepleri, Bavyera Eyalet Sosyal Mahkemesi’nin 23 Nisan 2008 tarih ve Az L 19 R 43/08 sayılı ve 11.05.2005 tarih ve L 19 R 6/05 sayılı Kararları ile reddedilmiştir. Konuya ilişkin 1936 doğumlu bir Fas vatandaşının emekli aylığının bağlanmasının yanında işveren payı sigorta primlerinin iadesi talebiyle açtığı dava örnek gösterilebilir. Açılan dava, Bavyera Eyalet Sosyal Mahkemesi’nin 27 Ocak 2010 tarihli ve L 13 R 360/09 sayılı Kararı ile reddedilmiştir.
Ayrıca, bir vatandaşımızın işveren payı sigorta primlerinin iadesine ilişkin uygulamanın bir anayasa ihlali olduğu iddiasıyla açtığı dava ise, Federal Anayasa Mahkemesi’nin 24.11.1986 tarih ve AZ: 1 BvR 772/85 sayılı Kararıyla reddedilmiştir.
Alman Emeklilik Sigortası tarafından bağlanan aylıklar, hak sahibinin ikametini Türkiye’ye taşıması halinde, Türkiye’ye havale edilmektedir. Aylıkların havale işlemi için masraf ücreti alınmamaktadır.
ÖLÜM SİGORTASI
Almanya’da yaşlılık-malullük-ölüm tek bir sigorta koludur.
Yukarıda yaşlılık sigortasına ait bölümde belirtilen hususlar, ölüm sigortasında aynen geçerlidir.
Yasal yaşlılık mallulük ölüm sigortası Sosyal Kanun’un 6’ncı Kitabında düzenlenmiştir (https://www.gesetze-im-internet.de/sgb_6/).
Prim oranı olarak devlet katkısı bulunmamaktadır.
Sosyal sigortalar ilke olarak işçiler ve işverenler tarafından eşit olarak ödenen primlerle finanse edilmektedir. Yasa koyucu ve özerk yönetim prim oranlarını yasal olarak belirlemektedir. Primler işçilerin ücretleri üzerinden hesaplanmaktadır. Tarımda çalışanlar için ise ayrı kurallar mevcuttur.
Sosyal sigortanın öngördüğü tüm riskler tüm sigortalılar tarafından sigorta koluna ödedikleri miktarın ne kadar olduğuna bakılmaksızın dayanışma ilkesi uyarınca karşılanmaktadır.
Sosyal güvenlik kuruluşları özerk kuruluşlar olup, kendi kendilerini yönetmektedirler. Devlet bu kurumlara sorumluluk alanlarına göre yasalar vasıtasıyla görevler yükleyerek geri çekilmiştir. Kurumlar organizasyon ve finansman açısından tamamen özerktirler.
Yaşlılık malullük ölüm sigortası prim oranı 2018 yılı itibariyle % 18,6 olarak belirlenmiştir. İşveren ve işçi payı prim oranı yarı yarıya olup, her biri için % 9,3’dür.
Madenciler yaşlılık sigortası prim oranı % 24’7’dir. İşveren ve işçi prim oranı ise % 12,35 olarak aynı miktarda belirlenmiştir.
Sigortalının ölümü tarihinde en az 60 aylık (5 yıl) sigortalılık süresi bulunması halinde veya sigortalı, yaşlılık veya malullük aylığı almakt iken vefat etmiş ise, geride kalan dul eş ve çocuklarına aylık (dul ve yetim aylığı) bağlanmaktadır.
Dul Aylığı
Yasal emeklilik sigortasından dul aylığı bağlanması için ölen eşin 5 yıllık genel bekleme süresini doldurmuş veya ölümün bir iş kazasından dolayı vuku bulmuş olması gerekmektedir. Bu aylıkta kural olarak 1 yıllık evlilik birliğinin sağlanmış olması şartı aranır.
-Büyük dul aylığı
Geri kalan eşin 45 yaşını doldurmuş, ya da işgücü kaybına uğramış, ya da 18 yaşını henüz bitirmemiş bir çocuk büyütüyor olması ya da engelli olduğu için geçimini sağlayamayan bir çocuğa bakması halinde, bu kişilere büyük dul aylığı bağlanmaktadır.
Dul aylığı için geçerli yaş sınırı kademeli olarak 45’den 47’ye yükseltilmektedir. Çocuk bakımı zamanından ya da iş kaybından ötürü bu emeklilik hakkı elde edilmiş ise, uygulamada bir değişiklik olmamaktadır.
-Küçül dul aylığı
Yukarıda belirtilen şartlardan hiçbirinin yerine getirilmemesi halinde, en fazla 24 aylığına (eski yasaya göre herhangi bir zaman sınırlaması bulunmamaktadır) ölen eşin emekli aylığının % 25’i oranında bir küçük dul aylığı bağlanmaktadır.
Nikahın 1 Ocak 2002’den önce kıyılmış ve eşlerden birinin 2 Ocak 1962’den önce doğmuş olması halinde, çiftler için eski mevzuat uygulanmaktadır.
-Yetim aylığı
Sigortalının ölümünden sonra geride kalan çocuklarına,
• 18 yaşını doldurana kadar ve ayrıca
• 18’inci yaşını tamamlamış olmakla birlikte okul ya da meslek eğitimi alanlar, en fazla dört takvim ayı için gönüllü olarak bir yıl sosyal ya da ökolojik hizmette bulunanlar, ya da bedensel, zihinsel veya ruhsal engellerden ötürü kendi geçimini sağlayamayanlar 27’inci yaşını doldurana kadar
yetim aylığı bağlanmaktadır.
Diğer taraftan Alman sosyal güvenlik mevzuatında geride kalan 18 yaşını doldurmuş bekar kız çocukları veya ebeveynler için aylık bağlanmasına ilişkin uygulama bulunmamaktadır.
Büyük dul aylığı, geri kalan eş 45 yaşını doldurmuş, ya da işgücü kaybına uğramış, ya da 18 yaşını henüz bitirmemiş bir çocuk büyütüyor ya da engelli olduğu için geçimini sağlayamayan bir çocuğa bakıyor ise, ölen eşin emeklilik aylığının % 55’i oranındadır (önceki yasaya göre çocuk zammı hariç, ölen eşin emeklilik aylığının % 60’ı). Ayrıca büyütülen ilk çocuk için iki puanlık artış yapılmaktadır. İkinci ve sonraki her çocuk başına da bir puanlık artış yapılmaktadır.
Küçük dul aylığı ise, en fazla 24 aylığına (eski yasaya göre herhangi bir zaman sınırlaması bulunmamaktadır) ölen eşin emekli aylığının % 25’i oranında ödenmektedir.
Yetim çocuklar, oran olarak, hem anne hem baba ölmüş ise tam emeklilik aylığının beşte birini, anne veya babadan biri ölmüş ise onda birini almaya hak kazanırlar.
Küçük dul aylığı
Küçük dul aylığı, en fazla 24 aylığına (eski yasaya göre herhangi bir zaman sınırlaması bulunmamaktadır) ödenmektedir.
Yetim aylığı
Sigortalının ölümünden sonra çocuklarına
• 18 yaşını doldurana kadar ve ayrıca
• 18’inci yaşını tamamlamış olmakla birlikte okul ya da meslek eğitimi alanlar, en fazla dört takvim ayı için gönüllü olarak bir yıl sosyal ya da ökolojik hizmette bulunanlar, ya da bedensel, zihinsel veya ruhsal engellerden ötürü kendi geçimini sağlayamayanlar 27’inci yaşını doldurana kadar
yetim aylığı bağlanmaktadır.
İşletme emekli aylıklarında genel olarak dul/yetim aylığı uygulaması bulunmamaktadır. İşletme Tüzüğünde yer alması halinde, geride kalan eş ve çocuklara toplu ödeme yapılmaktadır.
Almanya’da yaşlılık-malullük-ölüm tek bir sigorta koludur.
Yukarıda yaşlılık sigortasına ait bölümde belirtilen hususlar, ölüm sigortası için aynen geçerlidir.
Almanya’da yaşlılık-malullük-ölüm tek bir sigorta koludur.
Yukarıda yaşlılık sigortasına ait bölümde belirtilen hususlar, ölüm sigortası için aynen geçerlidir.
Almanya’da yaşlılık-malullük-ölüm tek bir sigorta koludur.
Yukarıda yaşlılık sigortasına ait bölümde belirtilen hususlar, ölüm sigortası için aynen geçerlidir.
Almanya’da yaşlılık-malullük-ölüm tek bir sigorta koludur.
Yukarıda yaşlılık sigortasına ait bölümde belirtilen hususlar, ölüm sigortası için aynen geçerlidir.
Alman Emeklilik Sigortası tarafından bağlanan aylıklar, hak sahibinin ikametini Türkiye’ye taşıması halinde, Türkiye’ye havale edilmektedir. Anılan sigorta aylıkların havale işlemi için masraf ücreti almamaktadır.
MALULLÜK SİGORTASI
Almanya’da yaşlılık-malullük-ölüm tek bir sigorta koludur.
Alman Emeklilik Sigortası ve Emeklilik Sigortası Bölge Müdürlükleri yaşlılık mallullük ölüm sigortası uygulamasından sorumlu kurumdur (https://www.deutsche-rentenversicherung.de/Bund/de/Navigation/0_Home/home_node.html).
Emekli aylıkları anılan Kurum tarafından ödenirken, sigortaya tabi çalışanların sigorta primlerinin hepsi işverenleri tarafından Sosyal Kanun’un IV’üncü Kitabının 28h maddesine göre yetkili hastalık sigortalarına ödenmektedir. (SGB IV § 28h Einzugsstellen SGB I - https://www.gesetze-im-internet.de/sgb_4/) Hastalık kasaları tahsil edilen primleri yetkili sigorta brimlerine dağıtılmaktadır.
Yasal yaşlılık mallulük ölüm sigortası Sosyal Kanun’un 6’ncı Kitabında düzenlenmiştir (https://www.gesetze-im-internet.de/sgb_6/).
Prim oranı olarak devlet katkısı bulunmamaktadır.
Sosyal sigortalar ilke olarak işçiler ve işverenler tarafından eşit olarak ödenen primlerle finanse edilmektedir. Yasa koyucu ve özerk yönetim prim oranlarını yasal olarak belirlemektedir. Primler işçilerin ücretleri üzerinden hesaplanmaktadır. Tarımda çalışanlar için ise ayrı kurallar mevcuttur.
Yaşlılık malullük ölüm sigortası prim oranı 2018 yılı itibariyle % 18,6 olarak belirlenmiştir. İşveren ve işçi payı prim oranı yarı yarıya olup, her biri için % 9,3’dür.
Madenciler yaşlılık sigortası prim oranı % 24’7’dir. İşveren ve işçi prim oranı ise % 12,35 olarak aynı miktarda belirlenmiştir.
Malullük aylığının alınabilmesi için en az 60 aylık (5 yıl) sigortalılık süresinin olması gereklidir.
Maluliyet aylığı,
• Çalışamaz durumda olduğunun veya kazanma gücünün yitirildiğinin hekim
raporu ile belgelenmesi,
• En az 60 aylık sigortalılık (prim ödeme) süresinin bulunması,
• Malullük durumunun meydana geldiği tarihten önceki son beş yıl içinde, en az 36 ay mecburi sigortaya prim ödenmiş olması (İşgücü kaybı, genel bekleme süresinin yerine getirildiği sayılacak bir durum dolayısıyla meydana gelmişse belirtilen ön koşul aranmaz)
hallerinde bağlanmaktadır.
Madencilerin malulen emekli olabilmeleri için
• madencilik alanındaki çalışma becerilerinin azalması,
• madencilik alanındaki çalışma becerilerinin azaldığı tarihten önceki son 5 sene içerisinde 3 yıl zorunlu madencilik emekliliği primi ödemiş olmaları ve
• madencilik alanındaki çalışma becerilerinin azaldığı tarihten önce madenciler emeklilik sigortası bünyesinde 5 yıllık bekleme süresini tamamlamış olmaları
gerekmektedir.
Malullük aylığı
(Erwerbsunfähigkeitsrente) hastalıktan veya engellilik durumundan dolayı çalışamayacak durumda olanlara ödenen bir aylık türü olarak Alman sosyal güvenlik mevzuatında 01.01.2001 yılına kadar uygulamaktaydı. Bu tarihden itibararen, işgücünün azalması aylığı (Erwerbsminderungsrente) uygulamasına geçilmiştir.
31.12.2000 yılın kadar bağlanan işgöremezlik aylığı, sigortalının hastalıktan veya ruhsal veya fiziksel engellilik durumundan dolayı günde 2 saatten az veya 2 saatten fazla veya 8 saatten az çalışabilecek durumda olduğu hallerde bağlanmaktaydı.
01.01.2001 tarihi itibariyle işgücünün azalması aylığı, uygulaması yürürülüğe girmiştir.İşgücünün azalması, kısmi işgücü azalması ve tam işgücü azalması olarak 2 gruba ayrılmıştır.
Buna göre, işgücünün azalması, işgücünün azalma derecesine dayandırılmıştır.
Hastalık veya diğer engellilik durumundan dolayı sigortalının günde asgari 3 saat ancak 6 saatten az çalışabilmesi hali, kısmi işgücü azalması olarak, sigortalının günde 3 saatten az çalışabileceği durumlar da tam işgücü azalması olarak tanımlanmaktadır.
Bunun yanında engellilik durumlarından dolayı iş piyasasında çalışamayacak engelli kişiler ile işsiz durumda kalmış engellilik durumlarından dolayı günde asgari 3 saat ancak 6 saatten az çalışabilecek kişiler de tam işgücü kaybına uğramış sayılmaktadır.
Mallullük aylıkları kural olarak tam emeklilik yaşına kadar ödenmektedir. Tam emeklilik yaşına gelen sigortalılara bundan sonra tam emeklilik aylığı ödenmeye başlanmaktadır.
İşletme emekli aylık uygulaması yukarıda yaşlılık sigortası bölümünde belirtildiği gibidir.
Kısmi işgücü azalması işletme aylıkları, olası işletme emekli aylığının yarısı kadar ödenmektedir.
Almanya’da yaşlılık-malullük-ölüm tek bir sigorta koludur.
Yukarıda yaşlılık sigortasına ait bölümde belirtilen hususlar, ölüm sigortası için aynen geçerlidir.
Almanya’da yaşlılık-malullük-ölüm tek bir sigorta koludur.
Yukarıda yaşlılık sigortasına ait bölümde belirtilen hususlar, ölüm sigortası için aynen geçerlidir.
Almanya’da yaşlılık-malullük-ölüm tek bir sigorta koludur.
Yukarıda yaşlılık sigortasına ait bölümde belirtilen hususlar, ölüm sigortası için aynen geçerlidir..
Almanya’da yaşlılık-malullük-ölüm tek bir sigorta koludur.
Yukarıda yaşlılık sigortasına ait bölümde belirtilen hususlar, ölüm sigortası için aynen geçerlidir.
Almanya’da yaşlılık-malullük-ölüm tek bir sigorta koludur.
Yukarıda yaşlılık sigortasına ait bölümde belirtilen hususlar, ölüm sigortası için aynen geçerlidir.
KISA VADELİ SİGORTA KOLLARI
Alman sosyal güvenlik mevzuatına göre;
Hastalık sigortası,
Kaza sigortası ve
Bakım sigortası
kısa vadeli sigorta kollarını oluşturmaktadır
Hastalık ve bakım sigortası Sağlık Bakanlığı’nın sorumluluk alanına girmektedir (https://www.bundesgesundheitsministerium.de/)
Almanya’da işkollarına veya melek gruplarına dayandırılan çok sayıda geleneksel yasal hastalık sigortası bulunmaktadır. Yasal hastalık sigortaları, aynı yasal düzenlemeye tabi olarak hizmet vermektedirler.
Bakım sigortaları da bakım sigortaları kurumları olarak oluşturulmuşlardır. Ancak, bakım sigortaları sağlık sigortalarına entegre edilmişlerdir. Alman sosyal güvenlik mevzuatına göre, zorunlu yasal sağlık sigortasına sahip her sigortalı, aynı zamanda zorunlu bakım sigortasına da tabi olarak sigortalıdır.
Hastalık sigortaları “Hastalık Sigortaları Yüksek Birliği’ne (GKV- Gesetzliche Krankenkassen Spitzenverband- https://www.gkv-spitzenverband.de/startseite/startseite.jsp)
bağlıdırlar. Bakım sigortaları da aynı birlik içinde entegre edilmişlerdir.
Almanya’da meslekler itibariyle kurumsallaşan kaza ve meslek hastalıkları sigortaları (Berufsgenossenschaft) kaza sigortasından sorumlu kurumlardır. Kaza sigortaları, Kaza Sigortaları Birliği altında biraraya gelmişlerdir. (DGUV- Deutsche Gesetzliche Unfallversicherung - http://dguv.de/de/index.jsp)
Sağlık sigortasıyla ilgili mevzuat Sosyal Kanun’un V. Kitabında (https://www.gesetze-im-internet.de/sgb_5/), bakım sigortası anılan Kanun’un 11. Kitabında https://www.gesetze-im-internet.de/sgb_11/)
düzenlenmiştir.
Yasal Kaza Sigortası düzenlemeleri öncelikle Sosyal Kanun’un VII. Kitabında yer almaktadır (http://www.gesetze-im-internet.de/sgb_7/index.html#BJNR125410996BJNE000416308).
Bu düzenlemelerin yanında,
İş Sağlığı Kanunu (Arbeitschutzgesetz- http://www.gesetze-im-internet.de/arbschg/index.html)
İş Güvenliği Kanunu - http://www.gesetze-im-internet.de/asig/index.html),
ve İşyerleri Tüzüğü, Arbeitsstättenverordnung - http://www.gesetze-im-internet.de/asig/index.html),
Tehlikeli Maddeler Tüzüğü – Gefahrstoffverornung http://www.gesetze-im-internet.de/asig/index.html),
Araç, Gereç ve Üretim Güvenliği Kanunu – Geräte und Produktionssicherheitgesetz - http://www.gesetze-im-internet.de/prodsg_2011/index.html)
yasal düzenlemeleri temel yasa metinleridir.
Sosyal Kanunu’un V. Kitabının 220’inci maddesine göre (http://www.sozialgesetzbuch-sgb.de/sgbv/220.html) yasal hastalık kasaları üyesi olunan kasaya ait sigortalıların ödedikleri prim miktarlarıyla oluşturulan sağlık fonundan finanse edilmektedirler.
Bunun dışında Federal Devlet hastalık kasası sağlık fonuna her yıl sigorta dışı harcamaların karşılanması için 13- 14 milyar Avro tutarında teşvik yardımında bulunmaktadır.
Kural olarak giderlerini karşılamak için hastalık kasalarının kredi alarak borçlanmaları yasaktır.
Sağlık fonunu oluşturan prim miktarları sigortalılık tarzına göre belirlenmektedir.
Çalışanlarda brüt aylık miktarına göre belli bir prim kesintisi yapılmaktadır. Brüt aylığın sosyal güvenlik primlerine esas alınan ücret üst sınırını aşması halinde, prim üst sınıra göre kesilmektedir.
Emekli aylıklarından da hastalık sigortası primi kesintisi yapılmaktadır. Burada brüt aylıklarından yapılan kesintinin yarısını emekli sigortalı, yarısını hastalık kasası karşılamaktadır.
Düşük ücretli çalışan sigortalılarda özel bir düzenleme mevcuttur.
Sigortalılardan kesilen ve sağlık fonuna aktarılan prim oranı ve miktarı kural olarak tüm sigortalılarda aynıdır.
Diğer taraftan işveren ve çalışan arasında paylaştırılan prim miktarı 2005 yılından beri aynı değildir. İşverenler işçilere göre % 0,9 oranında daha az prim ödemektedirler.
Sağlık fonunda yıl sonunda fazla verilmesi halinde, sağlık fonu bu paraları sigortalılara bir tarz prim olarak dağıtmaktadır.
Hastalık sigortası prim oranı % 14,6’dır. Bu miktarın % 7,3’ü işveren, % 8,3’ü çalışan tarafından karşılanmaktadır.
SAĞLIK HİZMETLERİ
Almanya’da sağlık sistemi 3 ana alana dayandırılmıştır.
1. Ayakta tedavi,
2. Hastahaneler,
3. Ayakta ve yatılı rehabilitasyon kurumları.
Ayrıca sağlık sisteminin aktörleri olarak da Meslek Grupları Temsilcileri, Hastalık Sigortaları Birlikleri, Hastalık Sigortaları, Sağlık Sistemine İlişkin Standartların İyileştirilmesine Yönelik Çalışan Kurumlar, Sağlık Bakanlığı, Sigortalı Dernekleri bulunmaktadır.
Alman sağlık sisteminin ana ilkeleri
• Zorunlu sigortalılık
Almanya’da sigortalı bir işte çalışan ve belli bir ücretin üzerine çıkmayan tüm sigortalılar zorunlu olarak hastalık sigortasına tabidirler. Üst sınırın üzerinde kazanan kişiler ise özel sağlık sigortası yaptırmaktadırlar.
• Sağlık sisteminin primlerle finansmanı
Sağlık sistemi büyük oranda sigortalılardan ve işverenlerden kesilen sağlık sigortası primleriyle finanse edilmektedir. Az da olsa devlet teşvikleriyle sisteme katkıda bulunulmaktadır.
• Dayanışma ilkesi
Tüm sigortalılar sağlık sistemi içinde hastalıklardan ve bunların tedavileri nedeniyle ortaya çıkan tüm masrafları dayanışma içinde eşit şekilde karşılamaktadırlar. Tüm sigortalılar, kazançlarına ve ödedikleri prim miktarına bakılmaksızın eşit tedavi olma ve hastalık sırasında hastalık parası alma hakkına sahiptirler. Diğer taraftan sağlık sigortası primleri belli bir ücret sınırına, belli bir yüzdeye göre brüt ücretlerden kesilirken, bu ücretin üzerinde aylık alanlardan yalnız ücret sınırı için öngörülen oranda prim kesilmektedir.
• Özerk idare
Sağlık sistemi özerk, devletten bağımsız bir şekilde yönetilmektedir. Bu özerk sistem içinde, hekim temsilcileri, hastahaneler, sağlık sigortaları ve sigortalı temsilcileri bulunmaktadır. Özerk yönetimin en üst organı Müşterek Federal Komisyon’dur.
Sağlık sisteminin yapısı
Federal düzeyde Federal Sağlık Bakanlığı sağlık sisteminin politikasını oluşturmaktadır. Sağlık Bakanlığına bağlı bir süre kurum bulunmaktadır. Örneğin, Federal İlaçlar ve Tıbbi Maddeler Enstitüsü ve Paul Ehrlich Enstitüsü. Federal İlaçlar ve Tıbbi Maddeler Enstitüsü, diğer görevlerinin yanında ilaç ruhsatlarının verilmesinden sorumludur. Paul Ehrlich Enstitüsü tarafından ise aşı ruhsatları verilmektedir.
Yasal hastalık sigortası idaresinde Müşterek Federal Komisyon en yüksek birimdir. Anılan organ, federal düzeyde sağlık sigortalarının hangi sağlık hizmetlerinin masraflarının üstleneceğini ve sağlık hizmetlerinin nasıl verileceğini kararlaştırmaktadır. Ayrıca, sağlık önlemlerinde kalitenin korunmasından da sorumludur.
Bunların dışında sağlık sisteminin önemli kuruluşları aşağıda belirtilmektedir:
• Hastalık sigortaları
• Kasalara tabi hekimler ve diş hekimleri birlikleri,
• Hastahaneler Birlkleri,
• Hekim ve Eszacı Odaları,
• Kamu Sağlık Hizmeti Sorumlusu,
• Eczacılar Birlikleri,
• Diğer sağlık hizmetlerine ilişkin meslek birlikleri,
• Hastalar/sigortalılar dernekleri
Ayakta Tedavi
Ayakta tedavi, büyük oranda muayenelerde hekimler diş hekimleri, pisikologlar, terapistler tarafından icra edilmektedir. Hekimlerin büyük çoğunluğu sağlık sigortası hekimleri olarak yasal sağlık sigortasına tabi hastaların tedavisinde çalışmaktadırlar.
Sigortalıların çoğunluğu bir hastalık halinde veya bir sağlık sorununda öncelikle ev doktoruna gitmektedirler. Ev doktorları olarak, pratisyen hekimler, dahiliye mütehassısları, çocuk doktorları hastalara bakmaktadırlar. Bu hekimler, hastalarını uzmanlık gerektiren sağlık sorunlarında uzman hekime havale etmektedirler. Diğer taraftan, sigortalılar istedikleri takdirde, doğrudan uzman doktora da gidebilmektedirler.
Almanya’da tek bi,r hekim tarafından çalıştırılan doktor mayenehanelerinin yanında, birden fazla hekimin yanyana gelerek kurdukları, müşterek muayenehane veya tıp merkezleri de bulunmaktadır. Bunlar neredeyse hastanelerde sunulan hizmetler kadar tıbbi hizmeti verebilmektedirler. Bunlara kısaca muayene klinikleri adı da takılmıştır.
Hastanelerde de ayakta tedavi yapılmaktadır.
Yataklı Tedavi
Almanya’da hastahanelerin büyük çoğunluğunda yasal sigotalılara hizmet verilmektedir. Bu hastahanelerde, özel hastalık sigortalarına tabi kişilerde tedavi olmaktadır.
Büyük hastahanelerin çoğunluğu kamu malidır. Bunlar, Eyaletlerin veya diğer mülkü amirliklerin malı olan kamu hastahaneleridir. Ayrıca, hayır amaçlı ve kiliselere bağlı hastahanelerde bulunmaktadır. Örneğin Kızıl Haç veya Katolik Kilisesine bağlı hastahaneler. Bunların yanında, özel girişimciler tarafından kurulmuş hastahane ve klinikler de bulunmaktadır. Bunlardan bazıları yalnız özel sigortalı hastalara bakmaktadırlar.
Bunların yatak kapasiteleri daha az olup, belli alanlarda uzmanlaşmış kliniklerdir.
Uzun süreli bir tedavinin öngörüldüğü durumlarda, yataklı tedavi söz konusu olmaktadır. Yataklı tedavi nedeniyle, hastahane ve hasta arasında yapılan tedavi sözleşmesine göre, hastadan belli bir katkı payı kesilmektedir.
Yataklı tedavinin yanında, yataklı rehabilitasyon olarak adlandırılan ayrı bir alan daha bulunmaktadır. Rehabilitasyon kurumlarında ağır bir hastalıktan çıkan hastaların yeniden normal yaşama dönmesi sağlanmaktadır.
Sağlık Reformu
“Sağlık Sisteminin Modernizasyonuna İlişkin Kanun ” (Gesetz zur Modernisierung des Gesundheitssystems) 1 Ocak 2004 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Bu düzenleme ile Alman sosyal güvenlik sistemi yeniden dizayn edilmiştir:
1. Hasta Haklarının Geliştirilmesi
İnsanların her yaşta ve sosyal konumları ne olursa olsun sağlık yardımlarından rahatça yararlanmalarının sağlanması için hasta hakları belirgin bir şekilde geliştirilmiştir.
• Sivil toplum örgütü statüsündeki “hasta dernekleri ve birliklerinin” katılım ve görüş bildirme hakları genişletilmiştir.
• “Hastalar Sorumlusunun” (Patientenbeauftragte) hak ve ödevleri somut hale getirilmiştir.
• Sigortalılar, muayenehane ve hastahanelerde yapılan muayene ücretini ve sağlık hizmetini açıklayıcı bir belge isteyebilmektedirler.
• 2006 yılından itibaren elektronik sağlık kartı (elektronische Gesundheitskarte) uygulamaya konmuştur.
• Sigortalılar diğer Avrupa Birliği ülkelerinde de sağlık hizmetlerinden yararlanabilmektedirler. Bununla birlikte, hastanelerde yatılı olarak tedavi durumlarında bağlı olunan hastalık kasasının iznine gerek duyulmaktadır.
• Sigortalılara, sigorta kurumlarını seçme ve sigorta şartları üzerinde pazarlık yapma imkanı getirilmiştir. Sigortalar, kendilerini daha cazip kılmak amacıyla daha uygun şartlar içeren sağlık sigortası hizmetleri sunmaktadırlar.
• Sigortalar ayrıca verdikleri yasal hastalık kasası sağlık hizmetlerinin yanında, Sigortalılara belli bir aidat karşılığında ek sağlık hizmeti sunabilmektedirler.
• Kendi sorumluluğunu üstlenme ve sağlıklı bir yaşam ilkesine uyarak yaşayan sigortalılar ödüllendirme amaçlı prim sistemi (Bonussystem) ile teşvik edilmektedir.
2. Sağlık Hizmetlerinin Kalitesinin Yükseltilmesi
Sağlık hizmetlerinin kalitesinin yükseltilebilmesi için “Sağlık Sisteminde Kalite ve Verimlilik Vakfı ve Enstitüsü” (Stiftung und Institut für Qualität und Wirtschaftlichkeit im Gesundheitssystem) unvanlı sağlık hizmetlerinin niteliğinin ve verimliliğinin değerlendirileceği özerk bir vakıf kurulmuştur. Anılan vakıf, sağlık sistemindeki gelişmeleri izleyip, yenilikler getirip hizmet kalitesini artırabilmek için bilim adamlarından oluşan bir enstitü oluşturmuştur. Enstitü, yasal hastalık sigortası hizmet kataloğunun belirlenmesinde öneriler getirmektedir. Aynı zamanda, ilaçların yararları ve fiyatları arasındaki ilişki incelenerek belli hastalıkların tedavisine ilişkin standartlar saptanmaktadır.
3. Sağlık hizmetlerinin dayandığı yapıların geliştirilmesi;
• Yasal hastalık sigortası nezdinde çalışan hekimlere meslekte ilerleme önlemlerine katılma zorunluluğu getirilmiştir. Hekimler düzenli olarak bu yükümlülüklerini yerine getirdiklerini kanıtlamak zorundadırlar.
• Doktor muayenenelerinde ve yasal hastalık kasası doktor birlikleri bünyesinde kalitenin yükseltilmesine çalışılmaktadır; muayenelerde yeni bir kalite yönetimi getirilmiştir, yasal hastalık kasası birlikleri kendilerine bağlı hekimlerin ölçü alacakları kalite sistemlerini belrilemekltedirler.
• Sağlık sigortasıyla çalışan hekimler, hekim gruplarına özgü hizmetlere ilişkin Tarifeler üzerinden , (üzerinde anlaşılan miktar x sabit ücret) ücret almaktadırlar. Uzman doktorlar için götürü ücret ve vakaya bağlı ücret getirilmiştir. Aile hekimlerinin ücretleri de önceden belirlenmektedir. Belli sağlık hizmetleri belli hekimler tarafından grup tarifelerinde öngörüldüğü şekilde verilmektedir.
• Hastalık kasalarına bağlı çalışan hekim ücretlerinde, sağlık hizmeti- yarar ilişkisi içinde ücret belirlenebilmesi için kriterler geliştirmektedir.
• Hastalık sigortalarına, üyelerini aile hekimlerine yönlendirme yükümlülüğü getirilmiştir. Hastaların bu düzenlemeden yararlanıp yararlanmamaları kendi iradelerine bırakılmıştır. Ancak, getirilen prim sistemi ile bu sistem cazip kılınmaktadır.
4. İlaç ve Sağlık Malzemeleri Temininin Yeniden Düzenlenmesi
• Gözle görülür bir fayda sağlayan ve yan etkileri oldukça az olan “patent” koruması altındaki ilaçlar, gelecekte de sabit fiyat dışında tutulmuşlardır. “Patent” koruması altında, ancak kıyaslanabilir şekilde daha az faydalı ve daha fazla yan etkileri olan ilaçlar sabit fiyat düzenlemesi içine dahil edilmişlerdir.
• Federal Müşterek Komisyon tarafından Sağlık Sisteminde Kalite ve Verimlilik Enstitüsü ilaçların yararları üzerine bir değerlendirme hazırlamak üzere görevlendirilebilecektir.
• Reçeteye tabi olmayan ilaçlar, 12 yaşına kadar olan çocukların ve 17 yaşına kadar engelli çocukların tedavisinde kullanılan ilaçlar hariç, hastalık kasalarının hizmet listelerinden çıkarılmışlardır.
• Özel yaşamda kullanılan bazı ilaçların bedeli, örneğin erkeklerde iktidarsızlığa karşı kullanılan ilaçlar gibi, hastalık kasaları tarafından üstlenilmemektedir.
• İlaç Fiyatlarına İlişkin Yönetmelik” (Arzneipreisverordnung) yeniden Düzenlenmiştir. Eczaneler kutu başına 8,10 Euro ve ilaçların eczane satış fiyatlarının % 3’ü üzerinden bir katkı payı tahsil etmektedirler. Eczane indirimi ise paket başına 2 Avro olarak belirlenmiştir.
• Eczanelerin posta yoluyla tüketicilere ilaç ve sağlık malzemesi gönderebilmeleri için yasal düzenlemeler getirilmiştir. Internet yoluyla ilaç satışına müsaade edilmektedir.
5. Sağlık Sisteminin İdaresinin Modernizasyonu
• Genel kurullar küçültülerek “Hastalık Kasaları Hekim Birlikleri”nin yapıları, başlarına profesyonal yöneticiler getirilerek modernleştirilmiştir ve Eyaletlerde 10.000’den daha az üyesi olan Birlikler birleştirilmiştir.
• Sağlık alanında yolsuzluk olaylarının önüne geçilmesi için etkili önlemler getirilmiştir. Hastalık Kasaları Hekim Birlikleri ve hastalık kasaları, yolsuzlukla mücadelede denetim ve soruşturma birimleri tesis edelmiştir.
6. Finansman Sistemlerinin Yeniden Düzenlenmesi
Sağlık sigortasının giderlerinin karşılanmasında adaletin sağlanması ve ücretlerden kesilen prim oranının aşağıya çekilebilmesi için aşağıda belirtilen hususlarda yeni düzenlemeler uygulamaya konulmuştur:
• Hastalık sigortası kapsamında olmayan sağlık hizmetleri, 2004 ve 2005 yıllarında tütün vergisi ile sigara paketi başına 1 Euro kesinti yapılarak finanse edilmektedir. Bu gruba, analık parası (Mutterschaftsgeld), doğum parası (Entbindungsgeld) gibi ödemeler girmektedir.
• 2005 yılından beri diş protezi, yasal hastalık kasaları hizmet kataloğundan çıkarılmıştır.
• 2007 yılından itibaren “hastalık parası” (Krankengeld) yalnız sigortalının katkıpayı ile finanse edilmektedir.
• “Ölüm parası” (Sterbegeld), “doğum parası” (Entbindungsgeld) kısırlaştırma (Sterilisation) gibi tıbbi müdahaleler hastalık kasaları tarafından artık karşılanmamaktadır.
• Suni döllenmeye ilişkin ödenekler kısıtlandırılmıştır.
• Reçeteye tabi olmayan ilaçlar, 12 yaşına kadar olan çocukların ve 17 yaşına kadar engelli çocukların tedavisinde kullanılan ilaçlar hariç, hastalık kasaları tarafından karşılanmamaktadır.
Sosyal Kanun’un V. Kitabının 23’üncü maddesine göre, tıbbi bakım veya tedavinin bir kişinin sağlık durumunda olabilecek olumsuzluğun önlenmesi veya kişinin sağlığına yeniden kavuşması için gerekli olduğu hallerde, herkesin, sağlık sigortasına sahip olup olmadıklarına veya mali durumlarına bakılmaksızın tıbbi tedavilerden faydalanma hakkı bulunmaktadır. Anılan madde, Alman Anayasası’na dayandırılmaktadır. Bu hukuksal ilke aynı zamanda devleti sağlık kuruluşları kurmakla, onları geliştirmekle, insan onuruna uygun hale getirmekle yükümlü kılmıştır.
Yasal veya özel sağlık sigortasına tabi kişilerin masrafları sigortalar tarafından üstlenilirken, mali durumu iyi kişiler ile tedavi için başka ülkelerden gelen kişiler de tedavi masraflarını kendileri karşılamaktadırlar. Yukarıda bahsedilen tedavi hakkından, mali durumu yeterli olmayan ve sağlık sigortası bulunmayan kişiler de yararlanmaktadır. Bunların tedavi masrafları Devlet tarafından karşılanmaktadır.
Katılım Oranları ve Muafiyet durumları
• Kural olarak, sigortalılar, tüm sağlık hizmetleri için hizmetin bedelinin % 10’unu, ancak asgari 5 ve azami 10 Euro’luk bir katılım payı ödemektedirler.
• Kronik hastalar için yapılan yardımlarda, yol masraflarına, ilaçlara ve bandaj masraflarına katılma payı brüt aylığın % 1’iyle sınırlanmıştır. Bu ödemelerden herhangi bir muafiyet öngörülmemiştir. Diğer sigortalılarda bu katılım payı brüt aylığın % 2’si olarak belirlenmiştir.
• Hastahanelerde kalınan her gün için ödenen 9 Euro’luk katılım payı 10 Euro’ya yükseltilmiş, ve yılda 28 gün ile sınırlandırılmıştır.
• Emekli olduktan sonra kendi işini kurarak çalışan serbest meslek sahibi emeklilerden hastalık kasası primleri tam olarak kesilmektedir. Çiftçilerde ise, eski düzenleme devam ederek onlardan normal primin % 50’si kesilmektedir.
Memurlar İçin Getirilen Düzenlemeler
Sağlık reformuyla getirilen yenilikler, kolaylaştırmalar ve kısıtlamalar bakanların, milletvekillerin ve memurların sağlık sigortalarına ilişkin düzenlemelere aynen yansıtılmıştır.
HASTALIK SİGORTASI
01.01.2009 tarihinden beri Almanya’da sigortalı olma zorunluluğu bulunmaktadır. Bununla birlikte tüm sigortalıların, sigorta başlangıç tarihi itibariyle yasal hastalık sigortası yardımlarından yararlanma hakları bulunmaktadır.
Yasal hastalık Kasalarının Zorunlu Yardımlar Listesi (Ayni Yardımlar)
• Normal muayene ve standart aşılar,
• Hastanın istediği doktoru seçme hakkı,
• Hastahanelerde tedavi ve bakım,
Sigortalılar 28 güne kadar hastanede kaldıkları her gün için 10 Avro tutarında katkı payı ödemekle yükümlüdürler. 18 yaşını doldurmamış sigortalılar katkı payından muaf tutulmuşlardır.
• İlaçlar
Sigorta, tedavinin yapılmasında gerekli görülen tüm ilaçların ücretini karşılamakla yükümlüdür. Ancak, sigortalılar ilaç fiyatının % 10’u kadar katkı payı ödemektedirler. Katkı payı 5 Avro’dan az, 10 Avro’dan fazla olamamaktadır.
• Kanserden koruyucu ön muayeneler
• Diğer yardımcı ilaç benzeri maddeler,
• Diş tedavisi,
• Diş yerine geçen protez ve diğer diş tedavileri.
Bunlar için belli miktarlarda ödemeler sigorta tarafından üstlenilmektedir. Belli ödeme miktarı standart tedavi ortalama ücretinin yarısına denk gelmektedir. Ancak pahalı diş protezleri bunların dışında tutulmuştur. Düzenli olarak diş kontrolüne giden sigortalılara ödenen yardım miktarı artmaktadır. Örneğin, 5 yıl kesintisiz kontrolden yararlanan sigortalılara, % 20 ve 10 yıl yararlananlara % 30 oranında yardım yapılmaktadır.
• Çene ortopedisi
• Ayakta kür yardımları
Her 4 yılda bir olmak üzere 3 haftaya kadar kür yardımları sigorta tarafından karşılanmaktadır,
• Yatılı kür yardımları
• Ayakta kür yardımlarının yetersiz olması halinde, sigortalılar, yatılı kür yardımlarından yararlanabilmektedirler. Sigorta, bu durumda yatılı olarak kalınacak tesisin ve yemek içme masraflarını üstlenmektedir. Ancak her gün için sigortalıdan 10 Avro katkı payı alınmaktadır.
• Pisikoterapi,
• Fiziktedavi
• Yurtdışında tedavi
Sigortalıların, AB ülkeleri içinde hastalık sigortasının önceden onayı olmadan sağlık yardımlarından yararlanma hakları bulunmaktadır. Yatılı tedavi için ise sigortanın önceden onayının alınması gereklidir. Diğer taraftan tedavi masrafları ancak Almanya’daki matrak üzerinden sigortalıya ödenmektedir.
• Kronik hastalıkların tedavisi...
Nakdi Yardımlar
• Hastalık Parası
Sigortalının hastalığından dolayı işgöremez duruma düşmesinin doktor tarafından tespit edilmesiyle birlikte sigortalının hastalık parası alma hakkı doğmaktadır. Hastalık parasının süresi kural olarak bulunmamaktadır. Ancak, aynı hastalıktan dolayı en fazla 72 haftaya kadar hastalık parası ödenmektedir.
Hastalığın tespiti yapıldıktan sonra işverenin 6 hafta boyunca çalışanına ücretini ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. 6 haftanın sonunda hastalıktan dolayı işgöremezlik durumunun devam etmesi halinde, sigortalı hastalık parası almaktadır. Hastalık parası hastalık durumunun tespiti sırasındaki brüt ücretin % 70’i kadar olup, net ücretin de en fazla % 90’ı kadardır. Hastalık parası alınırken sigortalı sosyal güvenlik primlerinin yarısını, hastalık sigortası da diğer yarısını ödemekle yükümlüdür.
• Çocuk Hastalık Parası
Sigortalının çocuğunun hastalanması sonucu çocuğun bakımını sigortalının üstlenmesi halinde, sigortalıya ödenen nakli yardıma çocuk hastalık parası denilmektedir. Sigortalının çocuğunun 12 yaşını doldurmamış ya da çocuğun engellilik durumunun olması gereklidir. Çocuk hastalık parası sigortalının net ücretinin % 90’ı kadardır.
• Görme ve yürüme özürlülerin tedavi yerlerine gitme gelmelerinde yol ücretleri karşılanmaktadır.
• Diyaliz ve bunun gibi hastaların yol ücretleri,
• Analık Parası
Analık parası sigortalı kadınların hamilelik öncesine ve hamilelik sonrasına ilişkin koruma süreleri sırasında hastalık sigortası tarafından ödenmektedir. Hamilelik öncesi 6 hafta, hamilelik sonrası ise 6 hafta koruma süresi olarak öngörülmüştür. Erken doğumlarda bu süre doğumdan sonra 12 haftadır. Bu süre zarfında analık parası ücret yerine geçen yardım olarak ödenmektedir. Annenin yasal sigortaya tabi olması halinde, anneye gün başına 13 Avro, annenin özel sigortalı olması halinde ise, anneye bir defaya mahsus 210 Avro ödenmektedir.
İŞ KAZASI
İş kazaları, öncelikle işyerlerinde sigortalı işin yapıldığı sırada vuku bulan kazalardır. Ayrıca, günlük yaşamın bir çok alanında da iş kazaları olabilmektedir. Bir iş kazasının olup olmadığına kaza sigortası kuruluşu karar vermektedir. Her somut kaza kendi koşullarına göre incelendikten sonra, olayın iş kazası olup olmadığı tespit edilmektedir. Örneğin, bir işyerinde bir işçinin dışarıdan bir etki olmadan sigortalı işin yapılması esnasında bir kalp krizi geçirmesi veya mevcut bel fıtığından dolayı sırtının tutulması iş kazası sayılmamaktadır.
Aşağıda diğer iş kazası alanları belirtilmiştir:
-gönüllü olarak bir kamu görevi sırasında,
-evde bir yakının bakımının yapılması sırasında,
-okulda,
-çocuk yuvasında,
-bir kazaya yardım sırasında.
-iş yolunda meydana gelen kazalar da sigortanın koruma alanına girmektedirler.
Almanya’da kaza ve meslek hastalıkları sigortaları tek bir sigorta kolu olup, özel sektörde meslek kaza sigortaları, ziraat ve tarım alanında meslek kaza sigortaları ve kamusal alanda kamu kaza ve meslek sigortalarından oluşmaktadır (www.dguv.de, www.svlfg.de).
Almanya’da özel sektörde, iş kazası sigortası primleri yalnız işverenlerden, çalışanların aldıkları ücretlere ve o iş kolundaki iş kazası risk oranına göre kesilmektedir.
Kamusal alanda ise, iş kazası sigortası bütçeden karşılanmaktadır.
Çalışanlar sigortalı bir işe başladıkları günden itibaren iş kazasına karşı sigortalıdırlar.
Bir çalışanın 3 günden fazla işgöremez hale gelmesine sebep olan her iş kazası işveren tarafından yetkili kaza sigortasına bildirilmek zorundadır.
İşveren kazayı elektronik ortamda, ilgili kaza beyan formunu doldurarak kaza sigortasına bildirmektedir.
Yetkili işyeri hekimi de kaza raporunu tanzim ederek kaza sigortasına göndermektedir.
Yetkili kaza sigortası kazanın iş kasası olup olmadığını tespit etmektedir.
İş kazasına uğrayarak işgöremez duruma düşen çalışan da, gerekli tedavisinin 7 günden fazla sürmesi, tedavide ilaç kullanılması, iş kazası sonucu hastalanması halinde, gecikmeden yetkili işyeri hekimine gözükmek zorundadır.
Küçük kazalarda çalışan ev doktoruna da gidebilmektedir. Yetkili işyeri hekimi bu hallerde çalışanın tedavisini takip etmektedir.
Kulak, burun, göz veya boyunlarından yaralanan çalışanlar doğrudan uzman hekime gidebilmektedirler.
İş kazalarının olmaması için işverenlerin tüm önlemleri almaları, çalışanlarında bunlara uymaları mutlak olarak zorunludur. İş kazasının kaba kusurlu sayılabilecek bir nedenden dolayı vuku bulması halinde, tazminat hukukuna göre, buna sebep olan tarafın oluşan zararı tazmin etmesi gereklidir. Bu durumda, kaza sigortası işverenden zararı karşılamasını talep edebilmektedir. Diğer taraftan işyerleri bu durumlar için özel sigorta yaptırmaktadırlar.
Bile bile kaba kusurlu bir davranış sonunda iş kazasına uğrayan çalışan da iş kazası sigortasından doğan korunma hakkına halel getirmiş sayılmaktadır. Diğer bir deyişle çalışanın burada talep hakkı mevcut olamayacaktır.
Kaza sigortaları ilke olarak işyerinde veya evden işe veya işten eve gelirken meydana gelecek bir kazada olsun, ya da çalıştığı işten dolayı meslek hastalığına yakalandığında olsun sigortalının kaza ve meslek hastalığının tedavisinde meydana gelecek masrafları karşılamaktadır.
Kaza sigortası,
-çalışanın ,işgöremez olduğu sürece brüt kazancının % 80’i oranında ve en fazla 78 haftaya kadar ücretini ödemeye devam etmekte,
-mesleki rehabilitasyon için yardım yapmakta,
-en az % 20 işgücü kayıp oranının (tarımda % 30) tespit edilmesi durumunda, işgücü kayıp oranı ve yıllık kazanca bağlı olarak geçici veya sürekli aylık bağlamakta,
-ölüm tarihinde geçerli olan gelirin yedide biri kadar ölüm parası ödemekte ve
-sigortalının bakım parasını karşılamaktadır.
Tazminat
Sigortalıya bağlanan aylığın tazminat olarak ödenmesi, sigortalının işgücü kaybının önemli oranda daha fazla azalmayacağı, sigortalının yaşına göre yaşam beklentisinin tahmin edilebilir ve tazminat neticesinde sosyal yardım alma durumunun söz konusu olmaması hallerinde mümkün olmaktadır.
Kaza veya meslek hastalığından dolayı işgücü kaybının % 40’tan az olması veya % 40 ve bunun üzerinde olması durumlarına göre tazminat ödemesinde farklı uygulama söz konusudur.
İşgücünün % 40 ya da daha fazla azalması halinde, başvuru üzerine yarım emekli aylığı 10 yıl için tazminat olarak ödenebilmektedir. Tazminat, yıllık yarım emekli aylığının en çok dokuz katı kadar olabilmektedir. Bu takdirde 10 yıllık bir süre için tazminatın yanında emekli aylığının yarısının ödenmesine devam edilmektedir. Böyle bir tazminat ödenmesi halinde kaza aylığı, tazminat ödemesinden sonra 11. emeklilik yılından itibaren tekrar tam emekli aylığına çevrilmektedir.
İşgücünün % 40’tan daha az olması halinde de bir tazminat alınabilmektedir. Ancak, burada ödeme nihaidir. Yani, emekli aylığı hakkı bir defaya mahsus ödeme ile tasfiye edilmektedir. Ödenecek meblağda sigortalının yaşı ve kazanın olduğu tarihten bu tarafa geçen zaman dikkate alınmaktadır.
Geride kalanlara aylık bağlanması
Kaza ve meslek hastalıkları sigortasından sigortalının geride kalan eşi ve çocuklarına aylık bağlanması için ölümün kaza veya meslek hastalığından dolayı meydana gelmesi gerekmektedir.
Sigortalının eşine bağlanacak büyük aylık, sigortalının gelirinin % 40’ı oranındadır. Bu durumda sigortalının eşinin 47. yaşını doldurmuş olması veya işgücü kaybının bulunması veya yetim aylığı almaya haksahibi bir yetime veya engelli bir yetime bakması hallerinden birinin mevcut olması gerekmektedir.
Sigortalının eşine bağlanacak küçük aylık ise, sigortalının gelirinin % 30’u kadardır. Burada büyük aylıkta aranan şartlar mevcut değildir.
Kaza ve meslek hastalıkları sigortası, sigortalının ölümü sonucunda geride kalan 18 yaşın altındaki çocuklardan anne ve babasından birini kaybetmiş olanlara % 20, hem annesini hem de babasını kaybetmiş olanlara ise sigortalının yıllık kazancının % 30’unu yetim aylığı olarak ödemektedir. Yetim aylığının 18 yaşından sonra 27 yaşına kadar ödenmesi için,
-çocuğun okulda olması ya da meslek eğitimi görmesi,
-bir yıl gönüllü sosyal veya gönüllü ekolojik hizmette bulunması veya
-bedensel ya da ruhsal özürlüğü dolayısıyla geçimini bizzat sağlayamaması
gerekmektedir.
Kaza sigortaları, yaşlılık-mallullük-ölüm sigortasıyla birlikte kaza sigortası düzenlemelerinin işyerleri tarafından yerine getirilip getrilmediğini müfettişler vasıtasıyla denetlemektedirler.
MESLEK HASTALIĞI
Almanya’da kaza ve meslek hastalıkları sigortaları tek bir sigorta kolu olup, özel sektörde meslek kaza sigortaları, ziraat ve tarım alanında meslek kaza sigortaları ve kamusal alanda kamu kaza ve meslek sigortalarından oluşmaktadır (www.dguv.de, www.svlfg.de).
Kaza ve meslek hastalıkları sigortası açısından, çalışılan işten dolayı bir hastalığın ortaya çıkması için, hastalığın meslek hastalığı olarak çalışılan branşta öngörülmüş (Meslek hastalıkları- Melek Hastalıkları Tüzüğü’nün Eki olan Liste’de öngörülmüşlerdir- (http://www.gesetze-im-internet.de/bkv/anlage_1.html) olması ve çalışanın ortaya çıkan meslek hastalığına yakalanması durumundan belli bir işgücü kaybına uğramış olması gereklidir.
Almanya’da özel sektörde iş kazası ve meslek hastalığı sigortası primleri yalnız işverenlerden, çalışanların aldıkları ücretlere ve o iş kolundaki iş kazası ve meslek hastalığı risk oranına göre kesilmektedir. Kamusal alanda ise, iş kazası ve meslek hastalığı sigortası bütçeden karşılanmaktadır.
Çalışanlar sigortalı bir işe başladıkları günden itibaren iş kazasına karşı sigortalıdırlar.
İşverenler ve hekimler şüphe halinde meslek hastalığı halini kaza ve meslek hastalığı sigortasına bildirmekle yükümlüdürler. Yapılan işleme şüphe bildirimi adı verilmiştir. Şüphe bildirimi elektronik ortamda yapılabilmektedir.
Ayrıca sigortalı ve yakınları böyle bir şüphe durumunu ilgili kazaya bildirme hakkına sahiptirler. Aynı şekilde hastalık sigortaları da şüphe durumunu kaza sigortasına bildirmekle yükümlüdürler.
Mesleki faaliyet ile hastalığa sebebiyet veren dış etki arasındaki ilişkinin tespitinin yapılabilmesi için, öncelikle olayın bir ön hikayesi yazılmaktadır. Burada sigortalının çalıştığı iş yerinde bugüne kadar hangi dış etkilere maruz kaldığının tespiti yapılmaktadır. Böyle bir tespitin yapılabilmesi için sigortalıya ve işyerine bir soru kataloğu gönderilmekte ve kaza sigortası tarafından işyerinde araştırma yapılabilmektedir. Ayrıca, işyeri hekimiyle, işçi temsilcisiyle, işyeri çalışanlarıyla da görüşmeler yapılmaktadır.
İşyerinde sağlığı tehdit eden bir tehlikenin tespitinin yapılması halinde, tıbbı açıdan bu tehlikenin ortaya çıkan hastalığa sebep verip vermediğinin saptaması yapılmaktadır. Bunun için kural olarak bir bilirkişi raporu hazırlatılmaktadır. Kaza ve meslek hastalıkları sigortaların kendi bilirkişileri olmadığından, bunlar dışarıdan hekimleri bu iş için görevlendirmektedirler. Kaza ve meslek hastalığı sigortaları, sigortalının seçimine en az 3 ayrı bilirkişi teklifi yapmak zorundadır.
Sigortalıların da bilirkişi sunma hakları vardır. Ancak bunların konu hakkında uzmanlıklarının bulunmadığı hallerde, sigortanın bunları reddetme hakkı bulunmaktadır.
Sigortalıya hastalık hakkındaki raporun bir örneği verilmektedir.
Karar verilmeden önce işkolundaki yetkili hekimlerin ve İş Sağlığı ve Güvenliği Dairelerin de görüşü alınmaktadır.
Kaza ve meslek hastalığı sigortaları, hastalığın meslek hastalığı olup olmadığına karar vermektedirler. Kabul veya red cevabı sigortalıya yazılı olarak gönderilmektedir.
Kaza sigortası aylıklarının bağlanıp bağlanmayacağına kaza ve meslek hastalıkları sigortalarının Emeklilik Komisyonu karar vermektedir. Bir işveren bir de işçi temsilcisi bu komisyonun üyesidir.
Sigortalının, İş Kazası ve Meslek Hastalığı sigortasının ilgili kararına bir ay içerisinde itiraz etme hakkı vardır. Sigortalar red kararlarında bu hakka dikkat çekmek zorundadırlar. Sigortanın itiraz dairesi itirazı reddetmesi halinde, sigortalının Sosyal Mahkeme’ye gitme hakkı bulunmaktadır.
Meslek hastalıklarının önlenebilmesi için işverenlerin tüm önlemleri almaları, çalışanlarında iş sağlığı ve güvenliği düzenlemelerine uymaları zorunludur. Meslek hastalığının kaba kusurlu sayılabilecek bir nedenden dolayı ortaya çıkması halinde, yasal düzenlemeler ihlal edildiğinden bunların yasal yaptırımları bulunmaktadır. Ayrıca tazminat hukukuna göre, buna sebep olan tarafın oluşan zararı tazmin etmesi gereklidir. Bu durumda, kaza sigortası, sigortalıya karşı ödediği zararı işverenden talep edebilmektedir. Diğer taraftan işyerleri bu durumlar için özel sigorta yaptırmaktadırlar.
Bile bile kaba kusurlu bir davranış sonunda meslek hastalığına uğrayan çalışan da iş kazası sigortası hakkına halel getirmiş sayılmaktadır. Diğer bir deyişle çalışanın burada talep hakkı mevcut olamayacaktır..
Kaza sigortaları ilke olarak işyerinde veya evden işe veya işten eve gelirken meydana gelecek bir kazada olsun, ya da çalıştığı işten dolayı meslek hastalığına yakalandığında olsun sigortalının kaza ve meslek hastalığının tedavisinde meydana gelecek masrafları karşılamaktadır.
Kaza sigortası,
-çalışanın ,işgöremez olduğu sürece brüt kazancının % 80’i oranında ve en fazla 78 haftaya kadar ücretini ödemeye devam etmekte,
-mesleki rehabilitasyon için yardım yapmakta,
-en az % 20 işgücü kayıp oranının (tarımda % 30) tespit edilmesi durumunda, işgücü kayıp oranı ve yıllık kazanca bağlı olarak geçici veya sürekli aylık bağlamakta,
-ölüm tarihinde geçerli olan gelirin yedide biri kadar ölüm parası ödemekte ve
-sigortalının bakım parasını karşılamaktadır.
Tazminat
Sigortalıya bağlanan aylığın tazminat olarak ödenmesi, sigortalının işgücü kaybının önemli oranda daha fazla azalmayacağı, sigortalının yaşına göre yaşam beklentisinin tahmin edilebilir ve tazminat neticesinde sosyal yardım alma durumunun söz konusu olmaması hallerinde mümkün olmaktadır.
Kaza veya meslek hastalığından dolayı işgücü kaybının % 40’tan az olması veya % 40 ve bunun üzerinde olması durumlarına göre tazminat ödemesinde farklı uygulama söz konusudur.
İşgücünün % 40 ya da daha fazla azalması halinde başvuru üzerine yarım emekli aylığı 10 yıl için tazminat olarak ödenebilmektedir. Tazminat, yıllık yarım emekli aylığının en çok dokuz katı kadar olabilmektedir. Bu takdirde 10 yıllık bir süre için tazminatın yanında emekli aylığının yarısının ödenmesine devam edilmektedir. Böyle bir tazminat ödenmesi halinde kaza aylığı, tazminat ödemesinden sonra 11. emeklilik yılından itibaren tekrar tam emekli aylığına çevrilmektedir.
İşgücünün % 40’tan daha az olması halinde de bir tazminat alınabilmektedir. Ancak, burada ödeme nihaidir. Yani, emekli aylığı hakkı bir defaya mahsus ödeme ile tasfiye edilmektedir. Ödenecek meblağda sigortalının yaşı ve kazanın olduğu tarihten bu tarafa geçen zaman dikkate alınmaktadır.
Geride kalanlara aylık bağlanması
Kaza ve meslek hastalıkları sigortasından sigortalının geride kalan eşi ve çocuklarına aylık bağlanması için ölümün kaza veya meslek hastalığından dolayı meydana gelmesi gerekmektedir.
Sigortalının eşine bağlanacak büyük aylık, sigortalının gelirinin % 40’ı oranındadır. Bu durumda sigortalının eşinin 47. yaşını doldurmuş olması veya işgücü kaybının bulunması veya yetim aylığı almaya haksahibi bir yetime veya engelli bir yetime bakması hallerinden birinin mevcut olması gerekmektedir.
Sigortalının eşine bağlanacak küçük aylık ise, sigortalının gelirinin % 30’u kadardır. Burada büyük aylıkta aranan şartlar mevcut değildir.
Kaza ve meslek hastalıkları sigortası, sigortalının ölümü sonucunda geride kalan 18 yaşın altındaki çocuklardan anne ve babasından birini kaybetmiş olanlara % 20, hem annesini hem de babasını kaybetmiş olanlara ise sigortalının yıllık kazancının % 30’unu yetim aylığı olarak ödemektedir. Yetim aylığının 18 yaşından sonra 27 yaşına kadar ödenmesi için,
-çocuğun okulda olması ya da meslek eğitimi görmesi,
-bir yıl gönüllü sosyal veya gönüllü ekolojik hizmette bulunması veya
-bedensel ya da ruhsal özürlüğü dolayısıyla geçimini bizzat sağlayamaması
gerekmektedir.
ÇOCUK PARASI/ AİLE YARDIMLARI
Almanya’da ikamet eden ve çocuk yetiştiren anne ve babalar veya çocuğun velayetini üstlenmiş kişiler, yetiştirdikleri her çocuk için çocuk parası alma hakkına sahiptirler.
Çocuk parası,
Gelir Vergisi Kanunu’na göre, vergi mükellefi olan anne ve baba veya çocuğun velayetine sahip kişiler için bir vergi indirimi olarak öngörülmüştür.
Federal Çocuk Parası Kanunu’na göre ise vergi mükellefi olmayan kişilerin çocuklarının yetiştirilmesi için ödenen bir bir Devlet katkısıdır.
Çocuk parası Almanya’da hak sahibinin gelirine bakılmaksızın ödenen bir devlet katkısıdır. Bu nedenle, bir yardım veya ödenek sayılmamaktadır.
Almanya’da çocuk parası dışında her hangi bir aile yardımı bulunmamaktadır.
Diğer aile yardımı ve benzeri ödeneklerin hepsi hak sahibinin maddi açıdan muhtaç olması halinde ödenen yardım türleridir ve burada sorulan sorunun cevabı olmadığından konu irdelenmemiştir.