…
21 Mart 2022, Pazartesi Ankara,Türkiye

“Yeni Bir İstihdam Modeli: Üretim Sürecine Katılım” Devlet Desteği Yolda


Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Dünya Gazetesi’ne verdiği röportajda gündeme ve Bakanlık çalışmalarına ilişkin açıklamalarda bulundu. Bilgin, Üretim Sürecine Katılım Projesi’nin Türk sanayisine soluk aldıracağını söyledi.

Bakan Bilgin, Türkiye’nin Güneydoğu’sunda ve hızlı sanayileşen bir bölge olması dolayısıyla pilot uygulamasının Gaziantep’te başlatılacağı Üretim Sürecine Katılım Projesi ile ilgili şu bilgileri paylaştı:

“Gaziantep ziyaretimde sanayicilerin bu şikayetleri gelmişti. Buradan çıkacak sonuca göre projeyi tüm Türkiye’ye yayacağız. Ne kadar istihdam yaratacağını göreceğimiz projeye başlayacağız. Bu tür projeler çok yapılıyor. İŞKUR bünyesindeki mesleki kursların, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve çeşitli kurumların birçok programı var. Bu programların somut istihdama ne kadar dönüştüğünü bilmiyoruz. Doğrudan istihdam, hemen şimdi, yani çok uzun vadede değil, etkisini ölçüyoruz, ne kadar kalıcı, verimli oluyor ona bakacağız. İlkokul mezunu çalışmak isteyenler, meslek okulu veya lise mezunu olanlar, yüksekokul veya mühendislik eğitimi almış olanlara üç kademeli bir kategorizasyon için yeni bir istihdam modeli olacak. Programın adı, Üretim Sürecine Katılım olacak. Sanayicilerden aldığım taleplere göre Gaziantep’te başlatılacak. İşin özelliğine göre 6 ana sektör seçiyoruz. 3 aylık destekte 9 ay istihdam yükümlülüğü ile devam edecek bir program. İlk kademeye asgari ücretten başlayan farklılaşmış 3 tür ücret kademesi olacak. Sonrakini işveren nasıl belirler onu biz bilemeyiz. Projenin Türk sanayisine soluk aldıracağını, taleplerin karşılanacağını düşünüyorum.” 

Bakan Bilgin, işverene uygulanan ilave 6 puanlık desteğin devam etmeyeceğini kaydederek, şu bilgileri paylaştı:

“Bu uygulamayı devam ettirmeyeceğiz. Bu primlerin her birisinin aslında, etki analizini yapıp değerlendirmek gerekiyor. Sürekli uzatılarak geldi, ben uzatmaların belli bir süre içinde faydalı olduğunu düşünüyorum. Ancak uzatmak, bir şeyi ölçmek için düzenleme yapmak üzere kullanılan mekanizma, sürekli hale getirmemek diye düşünüyorum. Bunun yerine alternatifimiz olacak. Bizim İŞKUR üzerinden yürütülen çeşitli programlar var. İşbaşı eğitim bunlardan birisi, çok yaygın kullanılmış. Bu sistemde bazı sorunlar var. Bazı işletmeler işbaşı eğitim desteğini alıyorlar, istismar edenler vardı. Bunun yolunu kapattık. Belki yine yeni yollar bulurlar ama onu da kapatacağız. Oradan geçiş yok, çünkü o para İşsizlik Sigortası Fonu’ndandır. Bu fon, yeraltındaki maden işçisinin emeğinden kesilen paradan, direğin tepesindeki işçinin maaşından kesiliyor, yani bu ülkenin emekçilerinin ücretlerinden kesilen para. İşverenin de payı var, işveren yatırımda kullanacağı parayı buraya ayırıyor. Bunu azami ölçüde dikkatle kullanmamız lazım. Burada istismara, en küçük bir fırsat vermememiz lazım. Alıyor eğitimi, 3 ay bizden, 2 bin kişi alıyor, 3 ay destek, 3 ay da kendisi çalıştırıyor, 6 ay sonra çıkarıyor. Başka bir ifade ile asgari ücrete eleman çalıştırmış oluyor. 6 ay sonra bir daha alıyor. Bunlar artık olmayacak. Bu uygulama yeni istihdam yaratmıyordu. Bunu değiştirdik, işbaşı eğitiminde 3 ay için insan alan işletmeler, 3*3 9 ay kendileri çalıştıracaklar. 9 ay primine bakacağız. 9 ay çalıştıracak. Böylece toplam 1 yıl olacak, bütün hakkedişlerini alacak. 1 yıl sonra da işletme bu bir emek türüdür zaten eğitim maksatlı yapılan bir şeydir. O zaman işletmeye de üretime de katkı yapan bir nitelik hale geliyor. Yani nitelikli emek ihtiyacını da karşılamış oluyoruz. Bunu yaygınlaştıracağız, bununla ilgili başka projemizi de Salı günü Gaziantep’te tanıtacağız. Bir de Doğrudan İstihdam projesi başlayacak. İşletmede eğitim filan değil, doğrudan istihdam olacak; sanayiciler geliyor, toplantılarımızda ‘Şu nitelikte adam bulamıyoruz, CNC tezgahının başında usta bulamıyoruz, mühendis bulamıyoruz’ diyor. Bunlara, eğitim yerine doğrudan eleman vereceğiz. 3 ay ücret primlerini, bütün sigortasını filan biz ödeyeceğiz. Sonra 9 ay istihdam yükümlülüğü ile süreç devam edecek.”

“3600 Ek Gösterge’de Mayıs’ta Bütün Çalışmamızı Bitiririz, Meclis’e Sunulacak Hale Getiririz”

3600 Ek Gösterge konusunun 2023 seçimlerinden önce bu sene içinde çıkarılacağını söyleyen Bilgin, “Çalışmalarımızı ona göre yürüttük, Mayıs’ta 3600 ile ilgili teknik çalışmaları bitirmiş olacağız. Kamuoyuna takdim edeceğiz. Kanun değişikliği gerekiyor, Mayıs’ta bütün çalışmamızı bitiririz, Meclis’e sunulacak hale getiririz, Meclis nasıl uygun görürse gerekli kararlar verilir. Sayın Cumhurbaşkanımız belli gruplar açıklamıştı. Ancak bazı özellikler ve statüler de var. Örneğin, polisler var içinde ama il emniyet müdürü ile aynı gösterge olmuyor. Hemşire ile il sağlık müdürü aynı olmaz. Bunların hepsini ele alıyoruz. Kamudaki bürokratik hiyerarşiyi tahrip etmeyen bir 3600 düzenlemesi yapacağız, ikincisi maliyet. Bu düzenlemeyi yaparken, kamuya ilave bir yük getirecek ama bunun Türkiye’nin bütçe dengelerini, ekonomik sorunlarını ağırlaştığı dönemde getireceği yükü dikkate alacağız. Önümüzde 3 farklı senaryo var kapsam ve maliyete göre. Bütün kamu personelini, statüleri elimizde, aldıkları ücret, emekli ikramiyelerini bildiğimiz tablomuz var. Bunları Sayın Cumhurbaşkanımıza sunacağız, Mayıs ayında biter yani iş” bilgilerini paylaştı.

“Yeni Asgari Ücretin Yasal Belirlenme Tarihi Aralık’tır, Olağanüstü Şartlar Olursa Tekrar Değerlendirilir”

Bakan Bilgin, asgari ücret konusunda basında yer alan haberlerle ilgili de şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bu sene yaptığımız asgari ücret artışı yüzde 50’nin üzerindedir ve asgari ücretin vergi dışı bırakılması çok önemli bir şeydir. Bütün gelirlerde asgari ücretin vergi dışı bırakılması, önemli. Sabit ücretle çalışanlar, AGİ kaldırıldı, ücreti düşüreceğim diyen işletmeler yanlış yaptı. İş kanunu anlaşılan ücretten geriye gidilmesini açıkça yasaklıyor. Asgari ücrete şartlar içerisinde bakmak lazım. Asgari ücretin eğer Meclis gündeme getirip değiştirmezse, Aralık’ta belirlenir, tabii olağanüstü şartlar olursa bu şartlara bakarak değerlendirilir. Ancak yasal durum Aralık ayını gösteriyor. Yeni asgari ücretin yasal belirlenme tarihi Aralık’tır.”

“Asgari Ücret Artışı İşsizliğe Yol Açar Tezi Yanlışlandı”

Asgari ücrette yapılan artış ile birlikte işten çıkarmaların artacağını düşünenlerin yanıldığını söyleyen Bilgin, “Bizim iktisat metodolojisinde üzerinde durduğumuz bir şey vardır. Aynı anda iki olay olduğunda, bunlar arasındaki ilişkin nedensel, tesadüfi, konjonktürel ilişki olabilir.  İşsizlik maaşına başvurulardaki artış şu andaki konjonktür kaynaklı olabilir. Yani asgari ücretin artışıyla ilgisi yok. Her asgari ücret döneminde işsizlik bir süre artıyor, sonra tekrar istihdam aynı seviyeye geliyor. Asgari ücret artışı işsizliğe yol açar tezi de Nobel Ekonomi Ödülünü alan David Cardin’in tezi ile yanlışlandı.  İstihdamı olumsuz etkileyen faktörler farklı konjonktürel faktörler, dünya ekonomisindeki, teknolojideki değişim filan etki ediyor. Mevcut durumda, hem yasal hem içinde bulunduğumuz iktisadi süreç içerisinde yapılan reel olarak asgari ücretteki artış önemli bir orandır. Bunu kısa sürede şu ayda veya bu ayda değişmesini öngörmüyoruz” dedi.

“Türkiye, Fert Başına Düşen Gelirin 60 Dolar Olduğu Günlerde Bile Çalışanlarını Korumuştur”

Bilgin, sosyal devlet kavramının ve sosyal devlet fonksiyonlarının çok önemli olduğuna vurgu yaparak, “Pandemi sürecinde, dünya bunu yeniden hissetti, zaten Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğundan beri sosyal devlet niteliğine sahiptir. Fert başına düşen gelirin 60 dolar olduğu yoksulluk günlerinde bile çalışanlarını koruyan bir devlettir, maden işçilerini koruyan düzenlemeler yapan bir devlettir. Cumhuriyetin felsefesi sosyal devlet anayasaya geç girmiştir ama Anayasa maddesi olmadan da devletin tabiri caizse genetiğinde olan bir şeydir. Bizdeki sosyal devlet Cumhuriyetin öncesine de uzanır. Çünkü neoliberalizm her şeyi tahrip etti, her şeyi metalaştırdı. ‘Kutsal meta’, insan yok. Neoliberal ekonomi insanı kaybetti, sosyal devlet bunu ancak terbiye eder, yaralarını kapatır, sarar, bunu Türkiye en uygun şartlarda uyguluyor. Mesela sağlık sistemi olağanüstü düzenli bir şekilde çalışıyor. Pandemide Avrupa’daki manzaraları gördünüz. Hastalığın dorukta olduğu dönemde bile başarılı olduk. Bizim sağlık politikamız herkesi kapsıyor. Bu fevkalade bir şey. Sosyal yardım, çalışanları koruma açısından da öyle. Asgari ücretin 4 binin üzerinde olacağını söylediğimde, bunun altından kalkamayız diyenler oldu. Ancak sosyal devlet, kendi vergisinden vazgeçerek tüm kesimlere destek sağladı.

Sadece Kısa Çalışma Ödeneği, Nakdi Ücret Desteği, İşsizlik Sigortası ile yaklaşık 70 milyar lira katkı yaptık. Milli gelire göre sosyal harcamalarımızın oranı çok yüksek. Sosyal devletin batıda da yeniden önemseneceğini ve tartışılacağını düşünüyorum. Her şeyi sosyal kurumları tahrip edelim, sosyal devlet uygulaması verimli değildir, sağlık sistemi özelleştirelim…. Bunların yanlış olduğu ortaya çıktı ancak kamu sağlık sisteminde kaliteli sağlık veriyorsa, özel sektör daha iyi imkan sunabilecek şekilde devreye girerse faydalı olur” şeklinde konuştu. 

Yabancı işçi istihdamı konusuna ilişkin çalışmalar hakkında sorulan soru üzerine Bilgin şöyle yanıt verdi:

“Bana göre bazı sorunları yerelde çözmek lazım. Gaziantep’ten de böyle talepler geliyordu. Çalışma izinleri, evrakların azaltılması, sürecin kısalması açısından işi yerele bırakmak lazım. Göreve gelir gelmez o uygulamayı başlattık. İŞKUR, SGK, Çalışma Genel Müdürü var. Vali bey sorunu yerelde çözüyor. Suriyelilerle ilgili çok dosya vardı yerinde çözüldü.” 

“Beyaz Bayrak Alan İşletmelere Pozitif Ayrımcılık Yapacağız”

Bakan Bilgin, çalışma hayatında, sendikalarla, sanayi odalarıyla, diğer kuruluşlarla ilişkilere açık olduklarının altını çizerek, “Siz önerin biz yapalım diyoruz. Bizim aklımıza gelmeyen şeyler olabilir. Önümüzdeki günlerde, ‘Beyaz Bayrak’ uygulamasına geçiyoruz. İşletmelerimizde, sorunlu işverenler var, işçiyle geçinemiyor, sendika ile arası bozuk, sendikalaşmaya negatif tutumu var. Kamu ile ilişkileri iyi değil, primlerini yatırmıyor. Bizim her şeye itina gösteren işletmeler var, bunların birbirinden ayıralım diye, pozitif ayrım yapalım diyoruz. Bizim logomuz olacak, ‘Düzgün İş Örgütlü İşyeri’ yazan bir bayrak olacak. Burada sendika var, toplu sözleşme var, prim borcu yok, burada iş düzgün yürüyor.  Bu işletmelere, projelerde öncelik verip, bazı primlerde indirim sağlayacağız. Yani pozitif ayrımcılık yapacağız. Burada düzgün iş yapan sahipsiz değildir mesajı vereceğiz. İlk uygulamayı da sendika ve işverenlerin katılacağı Sayın Cumhurbaşkanının da katılacağı törenle vermeyi düşünüyoruz. Turizm sektöründeki yıldız uygulamasına benzer bir Beyaz Bayrak Tabelası koyacağız” ifadesini kullandı.

Bütün istihdam teşviklerinin, ilave istihdam teşviklerinin mutlaka bir etki analizinin yapılması gerektiğini kaydeden Bilgin, şu bilgileri aktardı:

“İş Sürecine Katılım sayesinde, bunu ölçeceğiz, bir yıl, iki yıl ölçeceğiz, bizden sonra gelenler de ölçmek zorunda kalacaklar. Çünkü bu ülkenin kaynakları, daha verimli şekilde kullanılması lazım. Yani verdiğimiz kredi, yaptığımız indirim, vergi iadesi veya ilave 6 puanlık destek, ne yaratıyor? İstihdamda değişim yaratıyor mu? İstihdam teşvikleriyle ilgili bir çalışma başlattık.  Büyümenin yarattığı istihdam var, ancak teşviklerin etkisini ölçmek lazım.”

Bakan Bilgin, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın Kısa Çalışma Ödeneği taleplerini artıracağı yönünde sorulan soru üzerine ise, “Bununla ilgili gelen bir talep yok, ancak bu sürecin yansımasını takip ediyoruz. Bu sürecin çalışma hayatına ve özellikle üretim sürecine negatif etkilerini dikkate alıyoruz. Sektör olarak hangi sektörden, ne kadar etkilendiğini izliyoruz, bu verileri dikkate alarak böyle bir sorun ortaya çıktığında, çözümüne yönelik her türlü katkıyı yaparız” cevabını verdi.