Bakan Işıkhan, Kanal 7 Yayınında “Başkent Kulisi” Programında Gündeme ve Çalışma Hayatına İlişkin Soruları Yanıtladı
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan, Kanal 7 Yayınında “Başkent Kulisi” Programında Mehmet Acet’in çalışma hayatına ve gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Bakan Işıkhan, SSK ve Bağ-Kur emeklilerine yapılan zam oranına ilişkin sorulan soru üzerine şu bilgileri aktardı:
“Bunu açıklamadan önce bir toplantı gerçekleştirdik ve toplantı sonrasında SSK ve Bağ-Kur emeklilerimize memur emeklilerine benzer oranda zam yapılması kararı verildi. Emeklilerimizin büyük bir kısmında inanılmaz bir memnuniyet gördüm. Artık emekli aylıklarında SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı’nda bulunan tüm emeklilerimiz benzer oranda bir zam artışı gerçekleşmiş oldu. Hayırlı olsun diyorum.”
Akademide yaptığı çalışmaların Bakan olduktan sonra katkısının ne yönde olduğuyla ilgili sorulan soru üzerine ise Bakan Işıkhan, “Engelliler, evsizler, aynı zamanda iş ortamında çalışanların sahip olduğu özellikler, iş doyumu, iş stresi üzerine çalışmalar yaptım. Uzun yıllar akademik çalışmalarda endüstriyel sosyal hizmet karşılaştırmaları, sağlık politikaları ve sosyal politikalar gibi hem yüksek lisansta hem de doktorada dersler verdim. Dünyayı ve Türkiye’yi karşılaştırma fırsatımız oldu. Bu, Türkiye çapında sahada gerçekleştirilen bir çalışmaydı. Engelli çocuğu olan 4 binden fazla anneye ulaştık. Engelli bir çocuğa sahip olmak, birden fazla engelli çocuğa sahip olmak, birden fazla engeli olan çocukla çalışmak, uğraşmak, annelerin inanılmaz bir yükü var. Bu çerçevede tabi araştırmamızı yapıyoruz ama sonuç olarak da yerel yönetimlere, sosyal politikalara ve stratejilere bu sonuçları entegre ediyoruz. Özellikle yerel yönetimler açısından da düşündüğümüzde annelerin en önemli beklentisi şuydu; çocuğumu bir köşede tutup diğer zihinsel çocuğu olan annelerle bir araya gelmek, rahatlamak, sinemaya gitmek, tatile gitmek, sosyalleşmek. O kadar önemli ihtiyaçlar ki, bu çerçevede bu sorunları belirledik. Bizler araştırmacıyız, hocayız ve bu doğrultuda da politika stratejilerine dönüştürdük” diye konuştu.
Işıkhan, Keçiören Belediyesi başta olmak üzere, zihinsel engelli ya da diğer engelli çocuğu olan annelerin bir araya gelebileceği, sosyalleşebileceği, oturup dertlerini anlatabileceği bir iki katlı bir ev kurulduğunu anlatarak, “Orada psikologlar ve sosyal hizmet uzmanları gibi profesyoneller çalışıyor. İnşallah diğer belediyelerimize de örnek olur. Çalışma hayatı ilginçtir üniversiteye girişle birlikte hep dikkatimi çekmiştir. Acaba bu çalışma, iş ilişkileri, endüstri ilişkileri, burada biz çalışanların verimini, potansiyelini, iş doyumunu nasıl artırabiliriz? Çünkü bir işletme ve bir örgüt için verim çok önemli, performans çok önemli. Bu konuda endüstriyel sosyal hizmet örneği çok önemli alanlardan bir tanesi. Türkiye’de de yavaş yavaş gelişmeye başladı” ifadelerini kullandı.
Sosyal Politika Başkanlığı’nda yaklaşık 4-5 yıl içerisinde çok önemli çalışmalara imza attıklarını belirten Bakan Işıkhan, şunları kaydetti:
“Orada aile-refah desteği modelini konusunda akademisyenlerin ve bilim kurullarının bir araya geldiği çok önemli çalışmalar gerçekleştirdik. Aile-refah desteğini de Sayın Cumhurbaşkanımıza arz ettik. Hem Türkiye’de hem dünyada yaşlı nüfus gittikçe artıyor. Yaşlı Bakım Sigortası acaba Türkiye’de nasıl uygulanabilir? Önemli olan şeylerden bir tanesi riskleri ve krizleri önceden görebilmek. Göremediğiniz takdirde krizle karşı karşıya kalabiliriz, somut bir örnek Covid-19 pandemisi hiçbir şekilde beklemediğimiz bir durumdu. İşsizlik beklenebilir, aile çatışmaları beklenebilir. Bu konuda önemli olan şeylerden bir tanesi sosyal politika yapıcılarının bu riskleri hem ülkenin hem de dünyada ortaya çıkabilecek riskleri görmesiydi. Ben 5 yıla yakın mutfakta çalıştım. Daha sonra da Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kapsamında kurullar oluşturuldu. 9-10’a yakın kurulumuzda, başkanvekillerimiz, üyelerimiz alanlarında ülkemizin ihtiyaç duyduğu politika stratejilerinin neler olabileceğini, ihtiyaçlarını, sorunlarını belirleyerek politika stratejilerini madde madde belirleyerek Sayın Cumhurbaşkanımıza arz ediyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımızın istişaresinde, destekleriyle bu fikirler alınıyor ve icraat boyutunda olan Bakanlıklara da bu politika kurullarının desteği oluyor. Ben de Sosyal Politikalar hem kurul üyesi hem de başkan vekili olarak çalıştığım dönemde 7 bölge, 7 il kapsamında vatandaşlarımızla bir araya gelerek sivil toplum kuruluşlarımız, muhtarlarımız, şehit yakınlarıyla ilgili olan derneklerimizle ve yöneticilerle bir araya geldik sorunları belirleyerek politika stratejisi haline getirdik. Sorunları belirlemek önemli ama biz nasıl uygulamaya dönüştürebiliriz Türkiye ölçeğinde, bu yönde de kurullarımızın çok önemli çalışmaları oldu.”
“Enflasyona Ezdirmeme İlkemizi 2023 Yılında da Koruduk”
2023 yılının tüm dünyada küresel piyasalarda hızlı değişimlerin ve dönüşümlerin yaşandığı bir yıl olduğuna değinen Işıkhan, “6-7 Şubat depremleri nedeniyle binlerce vatandaşımızı kaybettik. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak da bizi ilgilendiren üretim yerleri, işletmeler, fabrikalar. Depremde de ne yazık ki birçok üretim yerinin, fabrikanın, atölyenin de yıkılmış olduğunu gördük. Bu konuda hızlı bir şekilde hareket ederek depremin yaralarını sarmaya başladık. Bu çerçevede özellikle depremin işgücü piyasaları üzerindeki etkisini en aza indirmek bizim için çok önemliydi. İstihdamı sürdürmek bizim için önemli bir hedefti. Bu noktada gerek SGK, sosyal güvenlik hizmetlerimiz, gerekse İŞKUR aracılığıyla hem işverenlerimize, hem depremzede, işsiz kalan depremzedelerimize çok önemli çalışmalar gerçekleştirdik. Örneğin, primlerin ertelenmesi, katılım paylarının alınmaması noktasında da vatandaşlarımıza çok büyük destekler verdik. Bunun yanında Covid-19 pandemisi de çok olumsuz etkilere sebep oldu. Rusya-Ukrayna savaşının etkileri hala devam ediyor. Bunun yanında İsrail’in Filistin halkına yönelik acımasızca gerçekleştirdiği zulüm ortada. Tabi ki ortaya çıkan krizleri ve küresel sorunların çözümünde ülkelerin çok farklı politika stratejileri uyguladıklarını da gördük. Çünkü süregelen bir yapı değişiyor, kriz var. Amerika ve Almanya’da dahi öngörülmeyen enflasyon artışları oldu. Son 40 yılda yaşanmayan enflasyon artışları oldu. İşsizlikle mücadele etme ve bunun yanında gelir eşitsizliği gibi konularda ülkeler çok farklı politika stratejileri geliştirmeye başladılar. Bunun yanında 2023 Temmuz ayında asgari ücrete ara bir destek verdik. Enflasyona ezdirmeme ilkemizi 2023 yılında da koruduk. Bunun yanında 2024 Ocak ayında gerçekleştirdiğimiz asgari ücreti önceki döneme göre yüzde 49, önceki yıla göre ise yüzde 100 oranında artırdık” şeklinde konuştu.
Bakan Işıkhan, Aralık ayında asgari ücrete yapılan zam oranına ilişkin ise çok olumlu geri bildirimler aldığını aktararak, asgari ücretin yılda bir kere belirlenmesi noktasındaki tutarlılığın işverenler açısından olumlu bir izlenim bıraktığını ifade etti.
“Yılbaşında Memur Maaşlarına Yüzde 49,25 Artış Yaparak En Düşük Memur Maaşı 32 Bin TL’ye Yükseltildi”
2023 yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri ve Çerçeve Protokolünü imzaladıklarını hatırlatan Işıkhan, “Burada da kamuda çalışan işçilerimizin ücretlerinde ciddi anlamda iyileştirmeler sağladık. Kamu çalışanlarımızın mali ve sosyal haklarını düzenleyen 7. Toplu Sözleşme görüşmelerini Ağustos ayında tamamladık. Burada tüm sendikalarla işbirliği içerisinde, sosyal diyalog sürecini gerçekleştirerek bu süreci başarıyla tamamladık. Aynı zamanda Temmuz ayında yapılan zamlarla en düşük devlet memuru aylığı 22 bin 17 liraya yükseltilmişti. Bu da önemliydi. Böylece 2023 yılında en düşük memur maaşındaki artış oranı yüzde 141,83 olmuştu. Bu da önemli bir artış kamu görevlilerimize. Son olarak tabi yılbaşında memur maaşlarına yüzde 49,25 artış yaparak en düşük memur maaşı şu an 32 bin TL’ye yükseltilmiş durumda Türkiye’de. 2023 Ocak ayı itibarıyla yürürlüğe giren 3.600 Ek Gösterge Düzenlemesi ile çalışan ve emekli yaklaşık 5,3 milyon kamu personeli ve bunların hak sahiplerinin ek göstergelerinin yeniden düzenlenmesini sağladık. Bu da çalışma hayatında çok önemli bir iyileştirmeydi” dedi.
“2018 Yılından Bu Yana Emeklilerimize 166 Milyar Bayram İkramiyesi Ödemesi Yaptık”
Yapılan düzenlemelerin hem kamu personeline hem de emeklilere pozitif bir şekilde yansıdığına dikkati çeken Bakan Işıkhan, şöyle devam etti:
“Ücretlerinde somut olarak görülen artışlar da sağlandı. Kamuoyunda EYT adıyla bilinen düzenlemeyi hayata geçirdik. Düzenleme ile 8 Eylül 1999 tarihi ve öncesi sigortalılar için emeklilikte yaş şartını ortadan kaldırmıştık. Vatandaşlarımızın aslında uzun yıllardır talep ettiklerini yerine getirmiş olduk. Şu an EYT’den emekli olan emeklilerimizin sayısı 2 milyon dolayında. 16 milyona yakın emeklimiz var ve birçok ülkenin nüfusundan fazla bir emekli grubuna sahibiz. Emekliliğe hak kazanma belgesini aldıktan sonra vatandaşlarımız direk SGK’ya başvuruyorlar ve işlemler devam ediyor. Bunun yanında EYT kapsamında emekli olup işten ayrıldıktan sonra çalışmak isteyen 30 gün içerisinde özel sektöre geri dönen çalışanlarımıza da önemli bir destek veriyoruz. Bu da Sosyal Güvenlik Destek Priminde 5 puanlık bir indirim veriyoruz. İstihdamın sürdürülebilirliği açısından bu çok önemli bir destekti. Çünkü bizim en önemli hedefimiz istihdamda sürdürülebilirliği sağlamak. Emekli olmuş ama biz burada yine çalışanlarımıza ve işverenlerimize prim desteği veriyoruz. Emeklilerimizin Ramazan ve Kurban Bayramı ikramiyelerinde 2 bin lira ödeme gerçekleştiriyorduk. 2018 yılından bu yana ödenen bayram ikramiyesi tutarı 166 milyar. Tüm emeklilerimize bir defaya mahsus olmak üzere 5 bin lira ödemeyi gerçekleştirdik. Sosyal güvenlik reformunun ana bileşenlerinden biri olan herkese sağlık güvencesi kapsamında herhangi bir sosyal güvencesi olmayan vatandaşlarımızın aylık 600 lira GSS primi ödeyerek tüm sağlık hizmetlerinden yararlanabilmesini sağlıyoruz. Bu dünyada uygulaması olmayan bir hizmet türü niteliğinde.”
“9 Bin İlacı Geri Ödeme Kapsamına Aldık”
Vatandaşların neredeyse yüzde 99’unun sosyal güvenlik kapsamı içerisine alındığını belirten Işıkhan, “Hiçbir geliri ve sosyal güvencesi olmayan vatandaşlarımıza sosyal yardımlar ve sosyal hizmetler aracılığıyla bu desteği veriyoruz. 2002 yılında yüzde 70 dolayında olan bu rakam yüzde 99’a ulaşmış durumda. Bu da çok önemli bir gösterge. Şimdi daha da yükselmiş oldu. Bunun dışında ilaçların geri ödenmesi kapsamında 2000’li yıllarda 3 bin 986 ilacı geri ödeme kapsamında alırken bugünkü rakam 9 bin. Sosyal Güvenlik Kurumumuz 9 bin ilacı geri ödeme kapsamına aldı. Zaten bizim hükümet olarak da en önemli çalışmalarımızdan bir tanesi sosyal destek projesi. İŞKUR için de aynı benzer uygulamayı gerçekleştirdik bu çerçevede. Vatandaşımızın kurumlara gelmesini beklemiyoruz. Biz vatandaşımızın ayağına gidiyoruz. Çünkü yaşlı, engelli ve başka kronik hastalığı olan vatandaşlarımız bulunuyor. Psikologlarımız, sosyologlarımız, sosyal hizmet uzmanlarımız haneyi ziyaret ederek burada vaka yönetimi kapsamında aileyi bir bütün olarak ele alıyor. Ne tür ihtiyacınız var? Sağlık sorununuz mu var? Ailede çatışma mı var? Şiddetli geçimsizlik mi var? Baba çalışmıyor mu? Çocuklar okula gitmiyor mu? Sağlık hizmetlerinden yararlanmıyor mu? Örneğin şartlı sağlık hizmetlerimiz var. Şartlı eğitim desteklerimiz var. Anneye ve aileye şart koyuyoruz. Sağlık kontrolüne getir, götür diyoruz. Ailesi şu kadar destek veriyoruz gibi. Çoğu annenin hesabına yatıyor, bence bu pozitif ayrımcılık da çok yerinde” değerlendirmelerinde bulundu.
“Vatandaşın Bize Gelmesini Beklemiyoruz, Biz Onlara Gidiyoruz”
Kamu Personeli Danışma Kurulu’nun uzun zamandır toplanmadığına da değinen Bakan Işıkhan, “Ekim ayında gerçekleştirdik. Kamu Personeli Danışma Kurulu bizim için çok önemliydi. Sendikalar bir araya gelip mevcutta hem üyelerin hem de alanda yaşanılan sorunların dile getirilmesi noktasında çok etkili bir çalışmayı da başlatmış olduk. Bunun yanında TİSK, Türk-İş, Hak-İş ve DİSK’in katılımıyla da Ekim ayında Üçlü Danışma Kurulu Toplantısı’nı gerçekleştirdik. Bu da uzun bir süreden sonra tekrar bir araya geldi. O toplantıların sonrasında tüm paydaşlar bize teşekkür ettiler. Orada ihtiyaç duyulan alt başlıklarda komisyonlar kurduk. Yani bu çerçevede sorunu belirlemek değil, belirledikten sonra da bu sorunun çözümüne yönelik olarak neler yapabiliriz, Bakanlık olarak biz aynı zamanda paydaşlarımızla bir araya gelip bu çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Bunun yanında deprem bölgesi ile ilgili olarak da, deprem bölgesinin milletvekilleri, belediye başkanlarını Bakanlığımıza davet ettik, tabi bundan öncesinde de deprem bölgesi dahil olarak ben 21 şehri ziyaret ederek orada Şehir Buluşmalarını gerçekleştirdik. İş dünyasıyla, esnafımızla bir araya gelerek mevcutta yaşanan ihtiyaçları nedir, sorunları nelerdir bunları görüştük. SSK Başkanımız, başkan vekilimiz, Emekli Hizmetleri Genel Müdürümüz, İŞKUR Genel Müdürümüz, Çalışma Genel Müdürümüz, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürümüz, hepsiyle birlikte topyekûn. Bu da çok önemli bir hizmetti. Bize gelmelerini yine beklemek yerine biz vatandaşımızın ayağına gittik. Özellikle deprem bölgeleri ile ilgili milletvekillerinden aldığımız geri bildirimler de çok önemliydi. Onların sorunlarını dikkate alarak bu konuda belirlenen temel ihtiyaçların ve ne yapabiliriz, nasıl düzenlemeler yapabiliriz konusunda da tüm bürokratlarımızla birlikte kafa yorduk” ifadelerini kullandı.
Ekonomik ve Sosyal Konsey’in ülke genelindeki ekonomik ve sosyal koşulların analiz edilmesi noktasındaki önemine vurgu yapan Bakan Işıkhan, konseyin yakın zamanda toplanması konusunda çalışmaları başlatacaklarını bildirdi.
G20 Zirvesi Çalışma ve İstihdam Bakanları Toplantısı
G20 Zirvesi’nde Hindistan’da Çalışma ve İstihdam Bakanları Toplantısı’nda ‘Tek Dünya Tek Aile ve Tek Gelecek’ başlığı altında birçok G20 ülkelerinin Çalışma ve İstihdam Bakanlarının bir araya geldiği toplantıya katılma fırsatı olduğunu kaydeden Işıkhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Mevkidaşlarımızla bir araya gelerek küresel düzeyde yaşanan en önemli sorunların başında dijitalleşme sorunu geliyordu. Biz bunları acaba nasıl kendi iç piyasalarımıza, ülkemize yansıtabiliriz? Bunun yanında Suudi Arabistan, Arjantin, Almanya, İngiltere, Çin Bakan Yardımcılarıyla bir araya geldik. Bu arada Uluslararası Çalışma Teşkilatı’nın Genel Direktörü Sayın Gilbert Houngbo ile de bir araya geldik. G20’de özellikle kadınların öncülüğünde kalkınma, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinde ilerlemeyi hızlandırma, en önemlisi açık işler ve beceri eksikliğiydi. Bu iki günlük toplantıda bu konu tartışıldı. Açık işler, özellikle yeşil ekonomi de gündemimize geldi toplantımızda. Yeşil kalkınma, iklim finansmanı ve çevre için yaşam koşullarının ana başlıklarının yer aldığı toplantıya da katıldık. Son olarak da İslam İşbirliği Teşkilatı’nın hazırlamış olduğu 5. Çalışma Bakanları Konferansı’na da katılma fırsatımız oldu. Burada da özellikle İİT üyesi ülkelerde Yenilikçi Çözümler ve İşgücü ve İstihdam Hizmetlerinin Dijitalleştirilmesi başlığı altında yine mevkidaşlarımızla bir araya gelerek ülkemizi temsil etme fırsatı sağlamış olduk.”
Asgari ücretin belirlenmesi noktasında 2 lira çalışanların bir üst vergi dilimine taşınması için mi yapıldığı ile ilgili iddialara ilişkin sorulan soru üzerine Bakan Işıkhan, ücreti asgari ücretin üzerinde olan tüm çalışanların da asgari ücret düzeyine kadar olan gelirlerinin hem damga hem de gelir vergisinden muaf tutulduğunu hatırlatarak, “Asgari ücreti, Asgari Ücret Tespit Komisyonu belirliyor Belirlerken de asgari ücret günlük ve brüt olarak belirlenmekte. Biz net olarak ifade ediyoruz ama brüt olarak belirleniyor. Saatlik ve aylık tutarlar da buna göre hesaplanıyor. Tamamen teknik bir şey. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yaptığı bir düzenleme. Şimdi buna göre de 2024 yılı brüt asgari ücretin aylık tutarı brüt olarak 20 bin 2 lira 50 kuruş olarak belirlendi Asgari Ücret Tespit Komisyonumuz tarafından. Saatlik tutarı da 88 lira 90 kuruş olarak belirlenmiş. Kesintilerin ardından da net asgari ücret tutarı da 17 bin 2 lira 12 kuruş olarak belirleniyor. Biz de bu rakamı ifade ettik” dedi.
“Ev Kadınlarına Üçte Bir Prim Desteği Verilmesi Konusunda Çalışmalarımızı Başlattık”
Işıkhan, ev kadınlarının sigortalılığı ve emekliliği ile ilgili sorulan soru üzerine şöyle cevap verdi:
“Toplumsal yaşam bir bütünü oluşturuyor. Kadınlarımız da bizimle birlikte toplumsal yaşam içerisinde aynı zamanda ekonomik yaşam içerisinde birlikte yaşıyoruz. Ev kadınlarının üçte bir prim desteğinin verilmesi konusundaki çalışmalarımızı başlattık. Bunu da inşallah isteğe bağlı sigortalılık kapsamında yükümlü olunan primin üçte biri devlet tarafından ödenmesi yönünde bir sistem kuruyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın sözü ve biz bunu yerine getireceğiz. Bunda kesinlikle bir sapma olmayacağını da özellikle vurgulamak isterim. Bunun zamanı ve şartları oluştuğunda zaten biz hem alandaki sendikalarımızdan, kadın örgütlerimizden ve birçok kuruluştan sivil toplum kuruluşlarından fikirler alacağız. Ondan sonra belirli bir noktaya getireceğiz. Daha sonra da ortaya çıkan tabloyu Hazine ve Maliye Bakanlığımızın yetkilileriyle bir araya gelerek bunu da hayata geçireceğiz. Ama ancak bu uzun erimli bir çalışma olduğu için de bizim hedefimiz orta vadede bunu uygulamaya aktarmak olacaktır.”
“Bu Yıl Enflasyonun Giderek Düştüğü, Refahın ve İstihdama Katılan Vatandaşlarımızın Sayısının Arttığı Bir Türkiye’den Söz Edeceğiz”
Bağ-Kur’luların prim gün sayısının 9 bin günden 7 bin 200 güne düşürülmesine ilişkin sorulan soru üzerin Işıkhan, şunları aktardı:
“Sosyal güvenlik sistemimizin sürdürülebilirliğini sağlamak zorundayız. Bunu da biz prim gelirleriyle sağlıyoruz. En önemli gelirimiz bu Sosyal Güvenlik Kurumu olarak. Bu yüzden vatandaşlarımızı mümkün olduğu sürece istihdamda ve çalışma hayatında tutmaya gayret ediyoruz. Emeklilik aslında bir sonuçtur. Hepimiz çalışıyoruz, belli bir noktada hak ediyoruz. Burada tabi ki Bağ-Kur’luların beklentisini ben saygıyla karşılıyorum. Bu konuda çalışmalarımız devam ediyor. Gün sayısının 9 bin günden 7 bin 200’e düşürülmesi konusu da seçim öncesinde verilen bir vaatti. Biz bunu da yerine getireceğiz. Bu yıl çok farklı bir Türkiye’den söz edeceğiz inşallah. Enflasyonun gittikçe aşağı düştüğü, refahın arttığı, istihdamın büyük bir katkı getireceği, yani istihdama katılan vatandaşlarımızın sayısının arttığı bir yıl bekliyoruz ve kısa zamanda da inşallah bunu neticelendirmeye gayret edeceğiz. Bütçe disiplinimiz el verdiği sürece bizim beklememiz için bir sebep de kalmayacak. Ancak dünyada genel bir bakış açısına sahip olduğunuzda ne yazık ki çatışmalar, savaşlar, kıtlıklar, yoksullukla mücadele, çevre iklim değişiklikleri her şey insanı etkiliyor, ekonomiyi etkiliyor. Bu çerçevede hep birlikte mücadele etmemiz gereken sorunlar bunlar aslında. İnşallah bizim hedefimiz de Bakanlık olarak bizi ilgilendiren istihdam ve işgücü piyasalarının sürdürülebilirliğini engelleyecek ne kadar faktör varsa, risk varsa bunlarla mücadele etmek. Sosyal güvenlik sitemi özellikle ön görülen ya da ön görülmeyen riskleri ekonomik, sosyal, ailesel riskleri önceden belirleyip buna göre de ortaya çıkabilecek gider artışlarını ve gelir kayıplarını önlemek bizim için çok önemli. Buna yönelik sistemler kurduğumuzda sosyal güvenlik sistemimiz daha sürdürülebilir bir hale gelecektir.”
“Durmayacağız, Sorunun Yaşandığı Kitlelere, Gruplara, Müracaatçı Gruplarımıza Biz Gideceğiz”
İstihdamın 32 milyonu bulduğunu kaydeden Işıkhan, “Bu rakamı daha da artıracağız inşallah. İşsizliği yüzde 7,5’e düşürmek Orta Vadeli ve 12’inci Kalkınma Planı hedefleri arasında. İşsizliği etkileyen çok sayıda faktör olduğunu biliyoruz. Bizim hedefimiz her türlü olumsuz koşula rağmen istihdamı artırmak. İŞKUR’umuz çok önemli çalışmalar yapıyor. İşbaşı Eğitim Programlarımızla, Mesleki Eğitim Kurslarımızla hep iş arayan vatandaşlarımızın ayağına giderek. Artık iş ve meslek danışmanlarımız yine kurumlarda beklemiyor. AVM’lerde, gençlerin yoğun olduğu üniversitelere gidiyorlar. Hızlandırma, gücümüzü artırdık diyelim, daha da artırdık. Çünkü biz de genç olduk, üniversitede okuduk. Hiçbir zaman İŞKUR’a gidip iş başvurusu yaptık mı? Ben yapmadım. İşte biz şimdi üniversitedeki öğrencilerimizin, yavrularımızın ayağına gideceğiz. Orada küçük anketler yaparak, onlara da İŞKUR’umuzu da tanıtarak, hizmetlerimizi tanıtarak biz onları çekmeye çalışacağız. YÖK’le bir çalışma gerçekleştireceğiz inşallah. Durmayacağız, sorunun yaşandığı kitlelere, gruplara, müracaatçı gruplarımıza bizim gitmemiz lazım” ifadelerini kullandı.
İş arayan gençlerin iş ve meslek danışmanlarıyla bir araya gelerek nitelikleri, koşulları uyduğu takdirde sisteme giriş yapılarak ertesi gün bile çalışmaya başladığını anlatan Bakan Işıkhan, “Zaten internet üzerinden de başvuru koşullarımız mevcut. Bu dijital platformda İŞKUR’umuza doğrudan başvurabiliyorlar. İŞKUR’umuzun web sayfasına girdiğinizde farklı illerimizde ne kadar iş arayan işle buluştu bunların rakamlarını çok rahat görebiliyorsunuz. Sürekli dakika dakika güncelleniyor. Rakam sürekli artıyor. Bakıyorsunuz Diyarbakır’dan, Urfa’dan, Mardin’den, İzmir’den iş sözleşmesi yapıldı diyor. Dijitalleşme sürecini de İŞKUR’umuz başarıyla yürütüyor” dedi.
“25 Milyon 400 Bin Aktif Çalışanımız Var”
EYT ile birlikte emekli sayısının artması ve Sosyal Güvenlik Sistemine ilişkin sorulan soru üzerine Bakan Işıkhan, şöyle yanıt verdi:
“2023 Kasım ayı itibariyle aktif sigortalı çalışanımız 25 milyon 400 bin. 25.4 milyon aktif çalışanımız var. Prim ödeyen, aktif olarak çalışanlarımız 25 milyon. Aralık 2023 ayında da pasif sigortalı emekli sayımız ise 16 milyon. Sosyal Güvenliğin en önemli göstergelerinden biri de aktif-pasif dengesinin sağlanması. 2002 yılında bu oran 2,04 iken Mehmet Bey 2023 Kasım ayı itibariyle 1,68 olarak dosya bazında hesaplanmıştır. SGK’nın biraz önce söylediğim en önemli temel giderleri emekli aylıkları ve sağlık harcamalarını içeriyor. Gelirleri ise sadece çalışanların ödediği primden oluşuyor. SGK’nın 2023 yılında toplam geliri 2,19 trilyon liradır. Giderleri ise 2.23 trilyon olarak gerçekleşmiştir. Bu kapsamda 2023 yılında SGK açığımız da 39,4 milyar lira. Bütçe transferi ise 849,8 milyar lira olarak gerçekleşmiştir. Hazineden aldığımız destekler bunlar. SGK’nın mali durumunda nominal değerler üzerinden değil de karşılama oranları, açık gayri safi yurt içi hasıla gibi yıllar içerisinde karşılaştırılabilir göstergeler açısından örnekler vermek isterim. 2002 yılında gelirlerin gideri karşılama oranı yüzde 71,5. Giderleri karşılama oranı yüzde 71,5 iken, 2023 yılında bu oran yüzde 98,2’ye olarak gerçekleşmiştir. Bir de 2002 yılında prim gelirlerinin emekli aylık giderlerini ve sağlık harcamalarını karşılama oranı yüzde 60,9 iken, 2023 yılında bu oran yüzde 76,4 olarak gerçekleşmiştir. Eskiden 2002 yılında yüzde 60,9 iken, 2023 yılında bu oran yüzde 76,4 olarak gerçekleşmiştir. 2002 yılında açık gayri safi yurt içi hasılaya oranı yüzde 2,20 iken 2023 yılında bu oran binde 15 oranında gerçekleşmiştir.”
“Sosyal Güvenlik Sistemimiz Sürdürülebilirlik Açısından Herhangi Bir Risk Taşımıyor”
Işıkhan, Sosyal Güvenlik Sisteminin sağlam temeller üzerine oturduğunu ve sürdürülebilirlik açısından da herhangi bir risk taşımadığına dikkati çekerek, “Geçmiş yıllarla karşılaştırdığımızda, kapsadığımız nüfusu da dikkate aldığımızda, sosyal güvenlik sitemimizin sürdürülebilir olduğunu da ifade temek isterim bu çerçevede. Tabi burada genç nüfusa sahip olsak da, yaşlanan bir nüfusa da sahibiz. Ömür de uzadı. 70,1 iken 2002 yılında şu an yaşam beklentisi 77,5. Bakanlık olarak, sosyal güvenliğimizi sürdürülebilir hale getirmek için bazı tedbirler alıyoruz. Akılcı ilaç kullanımı çok önemli bir uygulama. Akılcı ilaç kullanımını biraz piyasaya sürerek ilaç ve tedavi harcamalarını rasyonelleştirmeye gayret edeceğiz. Bunun yanında sağlık hizmetlerinin geri ödemesinde risk analizini içeren denetim modelleri geliştireceğiz. Bu bizim için çok önemli. Sosyal güvenlik sistemimizin içerisinde koruyucu sağlık hizmetlerine daha da fazla önem vereceğiz. Sevk zinciri uygulamasını tekrar daha aktif hale getirmemiz gerekiyor. Birinci basamağı atlayarak ikinci basamağa geçiyoruz. Burada katkı payımız da artıyor. Ödediğiniz rakam da artıyor. Eczaneye gittiğinizde beklenmedik rakamlarla karşılaşıyoruz. Bu yüzden sağlık sistemi içerisinde önce birinci basamak. Oradaki aile hekimlerimiz uygun görüyorsa ikinci basamak, sonra ihtisaslaşmış hastanelere yönlendirilmesi gerekiyor vatandaşlarımızın. Ama ne yazık ki ülkemizde biz biri de ikiyi de aşarak doğrudan üçüncü aşamaya geçiyoruz. Bu da vatandaşımızın cebinden daha fazla paranın gitmesi aynı zamanda sosyal güvenlik sistemi açısından da önemli bir risk oluşturuyor” değerlendirmelerinde bulundu.
Kayıtdışı ile Mücadele
Kayıt dışı ile mücadeleye de değinen Bakan Işıkhan, “Bu konuda denetim mekanizmalarımızı hızlandıracağız. Ama bu denetim mekanizmalarımızı cezaya yönelik değil tamamen danışmanlık ve rehberlik amaçlı sürdüreceğiz. Yani kayıt dışı sistemde çalışan vatandaşlarımızın sağlık güvencesi olmayacak. İleriye yönelik prim toplanması söz konusu olmayacağına göre yarın emekli de olamayacak. Eş ve çocukları bundan yararlanamayacak. Bu arzu ettiğimiz bir tablo değil. Bu yüzden özellikle bazı sektörlerde bu kayıt dışılığı önleme noktasında özel çalışmalar yapıyoruz. Bununla mücadele etmemiz gerekiyor. Yüzde 52 dolayından şu anda yüzde 28,6 düzeyine düşürdük” dedi.
Işıkhan, kayıtdışılıkla mücadele noktasında yapılan çalışmalara ilişkin şunları kaydetti:
“Müfettişlerimiz sürekli sahada. Özellikle çalışmaya teşvik eden ve çalışma hayatında tutmaya gayret edecek İŞKUR aracılığıyla yürüttüğümüz hem aktif pasif hizmetlerimiz, işgücü piyasalarımız var. Ama burada pasif iş gücü piyasalarımızla çalışmayan, işsizlik süreciyle karşılaşan vatandaşlarımıza destek veriyoruz. Çünkü bu çerçevede gerçekleştirdiğimiz bütün bu düzenlemelerin faydasını biz vatandaşlarımız istihdama katıldığı anda alıyoruz zaten. İstihdama katmak ve istihdamda istikrarı sürdürmek bizim Bakanlık olarak en önemli hedeflerimizden bir tanesi. Tabi çalışma hayatındaki bu ilişkiler sürüyor ancak bunun yanında gelecekte ortaya çıkabilecek bazı mesleki ve küresel düzeydeki risklere karşı da sosyal güvenlik sistemimizi hazır hale getirmemiz gerekiyor. Bu çerçevede özellikle sivil toplum kuruluşlarımız, sendikalarımızı, mesleki örgütlerimizi, tüketici örgütlerini desteklememiz gerekiyor. Bu çerçevede de çalışmalarımızı hızlandırmamız gerekiyor. Aynı zamanda engelli vatandaşlarımızın toplumsal yaşama, üretime, çalışma hayatına katılması noktasında da çok önemli bir çalışma içerisindeyiz.”
Kadın İstihdamı
Kadın istihdamı konusunda dünya ortalamasında arzu edilen bir noktada olunmadığını belirten Bakan Işıkhan, “Kadın istihdamında özellikle kooperatifçilikle, kadın emeğini destekleyerek teşviklerle, hibe projelerimizle kadın istihdamını artırmaya gayret ediyoruz. Kadın kooperatifleri kuruluyor, yanında da birçok kadın çalışan oluyor. Kadın çalışan istihdam ettiğinde de İŞKUR’umuzun desteğini alıyor ve Sosyal Güvenlik Kurumu aracılığıyla çok önemli desteklerimiz oluyor. Artık toplumsal olarak kadınlarımızı, gençlerimizi, engellilerimizi işgücü piyasasında aktif hale getirmemiz gerekiyor. Bu noktada Bakanlık olarak da devlet olarak da her türlü desteği veriyoruz. Hibe desteği veriyoruz, bu geri dönüşü olmayan bir şey. Genç girişimcilerimize, kadınlarımıza, genç çiftçilerimize veriyoruz bunları. Yeter ki üretimde bulunsun, çalışma hayatının bir parçasında olsun diye” ifadelerini kullandı.
Sosyal güvenlik sisteminde aktif-pasif dengesine ilişkin sorulan soru üzerine Işıkhan, şöyle yanıt verdi:
“Aslında arzu edilen 4 çalışanın 1 emekliyi karşılaması gerekiyor, şu an 1.68 çalışan karşılıyor. Gelecekte daha da zorlayacak. Bu yüzden istihdam bizim için çok önemli. En önemli hedefimiz prim ödeyenlerin sayısını arttırmak. Ve kayıt dışılıkla mücadele, bakın yüzde 52’den yüzde 28’e düştük daha da düşüreceğiz.”